1 Şubat 2010 Pazartesi

HARCANAN SEVMELER

Özellikle üniversite yıllarında çokça şahit olduğum bir durum var. İnsanlar birbirlerine bağlanır, çok sevdiklerini söyler, türlü hayaller kurar, aradan belli bir zaman geçince de ayrılırlardı. Başta birbirlerine verilen sözler, edilen yeminler, kullanılan hitaplar, gizli söylemler sanki birden bire unutuluverirdi.

Mesela bir arkadaşımın, mektup zarfında gösterdiği “ssds” kısaltmasının ne anlama geldiğini, yine o arkadaşım açıkladı:

“Seni sonsuza dek seveceğim.”

Bu kısaltma, sevdiği ile arasında bir şifre imiş. Kimse anlamasın diye ssds yazıyorlarmış. Sonra da o kimse anlamasın diye yazdığı şifreyi bana kendisi açıklamıştı.

Sonra gözlemlemeye devam ettim hayatı, yaşayanları… Herkes kendisine (tabir yerindeyse) bir sevgili buluyor, belki evlilik hayalleri kuruyor, hatta bazıları eşyaları bile ufaktan ufaktan almaya başlıyorlardı. Ardından kırıp dökmeler, kırılıp dökülmeler ve acısını çok geçmeden unutan yürekler çıkıyordu piyasaya. Hep düşünmüşümdür. İnsan yaradılış olarak sevmeye yatkın bir mahlûktur. Ancak sürekli sevdiğini değiştirmek, öncekine söylediğini bir sonrakine hatta iki sonrakine de söylemek biraz tuhaf değil midir? Mesela sevdiğine “bitanem” diyor bir insan. Belli bir süre sonra onunla ayrılıyor ve yeni birisi ile arkadaşlık yaşamaya başlıyor. Bu defa ona “bitanem” diyor. Hani bi taneydi? Ama bu durumda iki tane oldu.

Bazı hitaplar özeldir. Öyle olmalıdır. Herkesin içinde bol keseden sarf edilmemelidir. Birbirinizi sevdiğinizi saklayın demiyorum. Ancak şimdiki zamanda olduğu kadar da aleni yaşamaya gerek yok bence. Hatta bu kadar açık olunca, bir şeyler esrarını yitiriyor. Birbirini seven iki insan, birbirine özel olmalıdır. Özel hitapları da uluorta değil, yalnızken yapmalılar birbirlerine. Çevremdekilerin sevgililerine “bitanem” deyip sık sık sevgili değiştirerek bu tip sözleri de anlamını yitirterek sarf etmelerini gördükçe, sevgiye olan inancım azalmaya başladı. Sonra bu bizim örfümüze göre de saygısızlık sayılmaktaydı. İşin bir diğer boyutu da budur.

Sevmek, yüce bir olgudur. “Nerede o eski sevgiler” gibi klasik bir laf etmek istemiyorum. Ancak hakikaten şimdiki sevmelere bakınca da, eskiyi özlemekten kendimi alamıyorum. Öyle bir seveceksin ki; elinden, dilinden, gönlünden, her şeyinden emin olacaksın sevdiceğinin. Asla seni incitmeyeceğini bileceksin. Onu asla incitmemek için kristal bir kuşu ellerinde tutar gibi düşünecek ve ona göre davranacaksın. Sonra geçici olmayacak bu sevmeler. Bir sevdin mi tam seveceksin. Bulamadıysan da öyle birini, bulana kadar bekleyeceksin arkadaş. Zaman doldurmak maksadıyla ne kimseyi eriteceksin, ne de kendinden kayıplar vereceksin. Sevdin mi, her şeyinle seveceksin. Onu her şeyiyle seveceksin.

Lütfen artık hoyratça harcamayalım sevmelerimizi. Gelen yeni nesil gördükçe bunları; sevgiye, bağlılığa olan inançları yitiyor. Ve zannediyorlar ki aslında her şey bir alışkanlıktan ibarettir. Aslında sevmeden de evlenilir. Sırf yalnız kalmamak için. Ya da bazı başka fiziki özelliklerden dolayı. Böyle böyle sevgisiz, doyumsuz, hep başka bir eş arayan insanlarla dolmadı mı toplumumuz. O halde lütfen hakiki sevdiğimizi, hakiki sevenimizi bulmadan, saçmayalım etrafa yüreğimizdeki sevgi şulesini. Her yerde, herkesin içinde bol keseden sarf etmeyelim özel kelimelerimizi. Kötü örnekler olmayalım yeni yetişenlere. Biraz içte yaşamayı bilelim. Biraz hakikatte yaşamayı bilelim. Sıyrılalım maskelerden ve özümüze dönelim.

23.08.07 / KONYA / 00.40
KOCASİNAN

(İlk yayın Tarihi 08.08.2009)

4 yorum:

  1. Aslıhan yeni blogun hayırlı olsun burada rahat edersin inşallah :)

    Blogunu yenilemen vesilesi ile daha önce göremediğim bu güzel yazını da okudum diğer birkaç yazınla birlikte. Çok güzel anlatmışsın kardeşim söylenecek söz yok..

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Handenur. Bloğu ve yazıları beğenmene sevindim. Bu yazı gerçekten kanayan bir yara, toplumun bir hâli. Düşündükçe-gördükçe üzülüyor insan.

    YanıtlaSil
  3. urfa tutkunu.bende urfayı görmeyi çok istiyorum inşallah görmek nasip olur.asıl konuna gelecek olursak bende sen düşüncedeyim insanlarınkı sevmek deyil gönül ağlendirmek her kes senin gibi düşünse keşke kötü şeylerde olmaz.sizi yorum yazdıgım her bloga aktaracam inşallah.allaha emanet ol.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Gül, umarım canım Urfam'ı görmek sana da nasip olur. Yazı konusunda aynı düşündüğümüze sevindim. Teveccühün için de çok teşekkür ederim. Allah'a emanet.

    YanıtlaSil

Hayatın kendisi bir yorumdur aslında. Özgün ol, kendi hikayeni yaşa.
Yorumlarınızla mutlu oluyorum. Hepinize teşekkürler.