16 Ağustos 2012 Perşembe

İÇİME ÖYLE BİR DÜŞTÜN Kİ




Ey benim gözümün bebegi,

Seni nasıl özlemişim bilmiysen. İçim nasıl yanar bilmiysen. Anzılha'da oturmayı, Rızvaniye'de çinimi duvara verip sürme gözlerine bakanda kendimi bulmayı, Balıklıgöl'de farklı dünyalara dalmayı, Kal'a'dan kuşbakışı siye bahkmayı, Kadir Usta'da ciger kebabı datmayı, Gümrük Hanı'nda künefeye doymayı, Hasan Paşa'da ayaklarımı serinletip hayadında nefeslenmagı, yoldan geçerken tanımadıgım insanların "bizim eve misafir olur musan" demelerini, sebbahın bir köründe / gecenin bir yarısında uyanıp balkona çıhkmayı ve herkes uykudayken senle başbaşa sohbet etmagı, ilçelerini, köylerini, Hızmalı Köprü'den geçip Bediüzzaman Mezarlıgı'na gitmagı, kirli de olsa akiymiş kimin Karakoyun Deresine bahkmagı, Akçakale'de gezip Ceylanpınar'da kebap datmagı, vallah ne bilem Gülüm, senle ilgili her şeyi / senle ilgili herkesi / Seni, gokunı, sürme gözlerini özlemişim...

Can Urfam, Ciger Urfam; ha bu yukarda gördügın fotografın var ya, nedendir bilmiyem, ben seni çohk özledıgımde ancahk bu fotonla teselli oliyem. İçim bi ferah ferah oliy buna bakınca. Hesretlik zordur Gülüm. Ha bu fotograftaki kayık kimin vurur insanı. Ona benzemekligimden midir acep bu fotoya bakıp rehata ermemin sebebi? Ne bilim...

Seni bilen yeni bir insanla tanışınca nasıl seviniyem bi bilsen... Bele gözlerimin içi güliy. Yüregim kuş kimin pır pır ediy. Urfam'da şu da vardı, bu da vardı diye başliyem konuşmaga. Geçen gün iftarda bir yere gittık. Lehem mee acun yedım. Sende yedıhklerime benzemiydi heç. Mümkün mü ki sendeki kadar güzel olması, peeeeh! Sonra aynı mekanda yemiş ve ben kimin seni düşlemiş birisiyle müşerref oldım. Başladık konuşmaga. Urfam'da lehmacun dürülü gelirdi. İçine balcan sıkılırdı. Gokusı şöyleee yapısı böyle olurdı... O da özlemiş belli ki seni. Ah Urfam, Can Urfam. Hani deyiler ya, siye gelen aglar giden aglar deyi. Vallah ben gelirken aglamadım. Ve feket Sen'den giderken aglayan bir sürü insan gördım. Dua edesen hemi? Bu yıl da gavuşamazsak ne olur halım?

Gönlüm kor kimin yanıp dütiy,
Kim denemişse de içine girmagı, beceremiy.
Sen ilk göz agrım, yürek yangınım,
Sen başımdaki tac, gönlümdeki tüm yaralara ilaçsan.
Sen ne iyi ettin de düştın içime,
Bilmiyem ne ederdim seni tanımamış olsam...

16.08.2012 / KONYA / 17.07

8 Ağustos 2012 Çarşamba

İftar Soframız


Konyamız'da iftarlar pek külfetli olur. Bamyasından, sarmasına, et yemeğinden böreğine bir sürü çeşit olur. Önceki hafta ben de arkadaşlarımı ağırladım. Konya iftarı gibi değil de sıcaklara yönelik bir iftar oldu. Soframızda kahvaltılıklar, karışık meyva suyu, babaannemin bahçesinden ev yapımı vişne suyu, yoğurt çorbası, pilav, tavuk sote, buzlu börek ve üç çeşit salata vardı. Bu sıcaklarda salata ve sıvı en güzeli bence.

Resimde en soldaki patlıcan salatası; benim vazgeçilmezlerimden. Ortadaki kabak salatası. Çok basit ama çok lezzetli. Sağdaki ise mercimek salatası. Arkadaşlarım özellikle salataları çok beğendiler. Ayıptır söylemesi bana "sen lokanta açsana" dediler =)


Bu da buzlu börek. Tarif Kamuran Teyze'ye ait. Size kısaca anlatayım. Üç adet hazır yufkayı üst üste koyup sekize bölün. Her börek üç kat olacak. Yani üç yufkadan toplam sekiz börek çıkıyor. Her kata sıvı yağ döküp fırçayla sürün. En üst kata yağı sürdükten sonra yufkanın kalın tarafına patatesli peynirli içi koyun (ben bu kez sadece peynirli maydanozlu iç koydum). Sonra kenarlarını kapayıp börekleri dikdörtgen şekilde sarın. Bir kabın içine çeşmeden su doldurup sardığınız börekleri bu suya sokun. Bir kaç kez çevirerek iyice  ıslatın. Sonra çıkarıp iki elinizin arasında dikkatlice sıkın ve yağlanmış fırın tepsisine dizin. Hepsi bitince tepsiyi buzluğa atın. Bir gece veya fazla zamanınız yoksa çatır çatır donana kadar bir kaç saat buzlukta kalsın. Sonra fırını ısıtın ve buzluktan çıkardığınız buzlu böreği sıcak fırına atın. Böylece şoklanma oluyor. Pişince kabaran çıtır çıtır böreklerinizi sıcak servis edin. 

Sofralarımız çeşitlerle dolu. Allah (cc) şükrünü eda ebebilmeyi, olmayan kardeşlerimizi de unutmamayı nasip etsin. Müslümanlar olarak Ramazan'a acılarla girdik. Rabb'im bayrama hayırlarla eriştirip bayramda yüzümüzü güldürsün. Bilhassa Suriye, Arakan ve Doğu Türkistan için.

                                                         ************

Hiç şüphesiz insan geniş dairenin haricinde bir de kendi dar dairesinde yaşıyor. Müslüman kardeşlerinin derdiyle dertlendiği gibi, bir de kendi sıkıntılarına göğüs geriyor. Dünya Müslümanları'nın çektiği sıkıntılara bakınca kendi derdine dert demek nasıl bencil nasıl menfi bir iştir... Lâkin adı üstünde, insanız işte. Üzülüyoruz bazı hallere. Kırılmak nasıl bir şeydir biliyorum. Bu yüzden ben asla kimseyi kırmak istemem.  Rabb'imden dileğim beni kimsenin gönül kırgınlığına sebep etmesin. Bizleri birbirimiz için göz aydınlığı kılsın. Ve Hazreti Pîr'in sözünü hakkıyla idrak edip hayatımıza uygulayabilmeyi nasip etsin:

"Ümitsizlik diyarına gitme, ümitler vardır. Karanlıklara varma, güneşler vardır."

Ümide ve güneşe kavuşabilmek duasıyla. Hepinize sevgilerimle.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

KONYA RAHMET AKŞAMLARI VE GRUP DERGAH

Konyamız'da taaa yıllar evvelinden gelen bir gelenek vardır. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin yazın düzenlediği, herkesin katılımına açık ücretsiz etkinlikler serisi. Eskiden Altınbaşak Kültür ve Sanat Etkinlikleri denirdi. Şimdi Rahmet Akşamları deniyor. Konser, konferans, sinema, tiyatro, söyleşi, vb... aklınıza ne gelirse. Bir kaç yıldır Ramazan yaza denk geldiği için, Ramazan etkinlikleriyle de birleştiriliyor. Geçen yıl "100 güne 100 etkinlik" sloganı ile yola çıkmıştı belediye. Bu yıl ise kendisini aşıp "100 güne 200 etkinlik" dedi.  Burada Rahmet Akşamları'nın Türkiye'nin en uzun soluklu kültürel etkinliği olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Oldukça güzel ve kaliteli faaliyetler sergileniyor bu gecelerde. Eski adıyla Fuar, yeni adıyla Kültür Park'ta gerçekleşiyor. Her akşam 20.30'da başlıyordu ancak Ramazan'ın başlamasıyla 22.00'ye alındı saat. Hangi gün hangi etkinlik olduğunu görmek isterseniz de 


adresine bakabilirsiniz.

Bizler anne-babalarımız gibi açık hava sineması görmedik. Sinema izlemek için hep kapalı mekanlara mecbur bırakıldık. Ancak bu etkinlikler vesilesi ile bizler de amfi tiyatroda yıldızların altında sinema izleme zevkini tattık. Bu kapsamda İskilipli Atıf Hoca'nın hayatını konu edinen Kelebekler Sonsuza Uçar filmini izlemiştim ilk olarak. Bu sene ise Diyarbakır-Trabzon arasında geçen Yangın Var filmini izledim bu etkinliklerde.


Konyalı olup / Konya'da olup da bu şenliğe katılmayan yoktur herhalde. Dün akşam da Canım Urfam'ın başarılı takımı Grup Dergah vardı Rahmet Akşamları'nda. Urfa olur, Grup Dergah olur da Urfa Tutkunu gitmez olur mu =) Dün yağış da vardı Konyamız'da. Buna rağmen şemsiyemizi de alıp gittik. Konser boyunca yağış olmadı. Grup Dergah muhteşem bir konser verdi bize. Son derece başarılı ve coşkulu idi. Hele konserin sonunda grubun hafız üyesi olan amca (ismini bilmiyorum) bir dua etti ki, mest etti herkesi. Benim için en güzel olan ise, Kerbelâ'yı canlı canlı dinleyebilmek oldu. Anınca kalbimizin acıdığı Kerbelâ'yı. Orada Kültür Park'taki havuzun sularına bakarak dinlemek daha bir manidardı. Koskoca Fırat'ın dibinde olup da bir tek damla dahi içemeden şehit olan Hazreti Hüseyinimiz'e bir kez daha yandı gönlümüz. Rahmet olsun...

Rahmet Akşamları bayrama kadar sürecek. Bu akşamki konuk ise Sunay Akın. Gün gün kimlerin geleceğini görmek için web adresine bakabilirsiniz.

Hepinize sevgilerimle. Umut hep vâr olsun.