25 Nisan 2011 Pazartesi

EV YAPIMI BULAŞIK MAKİNASI DETERJANI

Daha evvel ekleyeceğimi söylediğim ev yapımı bulaşık makinası deterjanı için bu yazım. Kardeş Lezzetler Süheyla Abla'yı tanıyanlarınız vardır. Kendisi pek çok duyarlı hanım gibi hazır gıda almamaya ve içeriği bilinmeyen temizlik-kozmetik maddesi kullanmamaya dikkat ediyor. Bloğuma bıraktığı bir yorumda vanilya ve kabartma tozunu araştırmamı rica etmişti. Bir de bulaşık makinası için bazı hanımların önerisi üzerine Arap Sabunu kullanmayı düşündüğünü, ancak yaptığı araştırmalarda Arap sabununun bulaşık makinasından tam olarak durulanmayacağı bilgisine ulaştığını söylemiş ve bu konuyu araştırmamı istemişti. Bir de sıvılaştırılmış Arap sabunları hakkında bilgi istemişti. İyi ki de istemiş =)

Konuyu iki gıda mühendisi arkadaşımla ve Cahide Abla'nın sayfası vesilesi ile tanıdığımız Kimyager Kudret Livaoğlu Hanım'la görüştüm. Gıda mühendisi arkadaşlarımdan birisi vanilya için "Vanilya sadece alkolde çözünür ve o şekilde üretilir. Dolayısıyla kullanımı uygun değildir." derken; diğeri alkolde çözdürülenin hakiki vanilya olduğunu, bizim evlerde kullandığımızın o şekilde üretilmediğini söyledi. Kudret Hanım ise bu konuda: "Bizim marketlerden satın aldığımız vanilya sentetik olarak elde edilir. Gerçek vanilya bitkisi alkol ya da gliserinde bekletilerek sıvı olarak vanilya özü elde edilir. Katı olarak satın aldığımız vanilyalarda alkol eseri zaten olamaz. Sıvı olanları üretici firmalar kullanır; hazır aldığımız ürünlerde vanilya varsa dikkat etmek lazım." dedi.

Kabartma tozu için "Kabartma tozu kullanmak mayalanmaya göre kıyaslandığında gıdanın besin değerini arttırmaz. Ama bu zararlıdır demek anlamına da gelmez" dedi. Gıda mühendisi arkadaşlarım da kabartma tozu kullanmanın sağlık açısından bir sıkıntı oluşturmadığını söylediler. Yalnız şunu belirtmeliyim ki aranızda sıfır tuz diyeti uygulayanlar varsa kabartma tozundan uzak dursun. Rahatsızlığım esnasında gıdalardaki tuz miktarı ile ilgili bilgi edindim ve kabartma tozunda yüksek miktarda tuz var.

Arap sabunu hakkında ise önce Kudret Hanım'ın söylediklerini aktarayım:

"Arap sabunu doğal yumuşak sabun çeşididir. Sabunlar geçmişte tedavi etmek amacıyla sağlık sektöründe bile kullanılıyormuş. Sabunların insan ve çevre sağlığına zararı konusunda hiçbir literatür bulamazsınız. Arap sabunu da doğal bir alternatiftir. Ev yüzey temizliğinde kullanabilirsiniz. Sentetikler kadar güçlü olmadığı için bulaşık yağlarını çözmede yeterli olmaz. Bulaşık makinelerinde verimli sonuç alamazsınız. Rahmetli Barış Manço'nun saçlarını Arap sabunu ile yıkadığını herkes bilir.

Sıvı Arap sabunları aslında zararsızdır ama üretici firmanın üretim teknolojisine göre değişir. Bazıları koruyucu vs kullanabiliyor. Ama hangi koruyucu???

Sabun en kolay durulanır ve %100 doğada çözünür. Sadece bulaşık yıkamada sıkıntı oluyor. Ben de başlangıçta kullanıyordum fakat zamanla vazgeçtim." dedi ve evde yapabileceğimiz bulaşık makinası deterjanı tarifini verdi. İşte tarifimiz:

Ev Yapımı Bulaşık Makinası Deterjanı Tarifi:

Kudert Hanım bu deterjan tarifi için şöyle bir açıklama yaptı:

"Bu deterjanla bulaşıklarınızı en doğal şekilde temizleyebilirsiniz. Bu şekilde maruz kalınan zararlı maddeleri minimize etmiş oluruz. Suları çok kireçli olan bölgelerde doğal deterjanın verimi yüksek olmaz. Ayrıca zorlu kirlerin üzerine bu karışımı döküp temizleyebilirsiniz. Çamaşır makinaları için de sabun tozlarından yararlanabilirsiniz."

* Bir su bardağı boraks (kimyevi madde satıcıları, eczane ya da aktarlardan temin edilebilir)
* Bir su bardağı karbonat ya da çamaşır sodası
* Bir yemek kaşığı kaya tuzu
* Bir yemek kaşığı limon tuzu

Bütün maddeleri bir kavanozda karıştırın ve kapağı kapalı olarak muhafaza edin. Makinanızın deterjan bölümüne bu karışımdan bir yemek kaşığı; yarım ya da bir çay kaşığı da normal deterjanınızdan ilave edip bulaşıklarınızı yıkayın.

İtiraf etmeliyim başta bu tarifin işe yarayıp yaramayacağı konusunda endişelerim vardı. Karışımı hazırladıktan sonra denemek için makinanın sadece tek katını doldurdum ve yarım programda çalıştırdım. Dolayısıyla deterjandan da bir değil yarım yemek kaşığı koydum. Bazı bulaşıkları bilerek durulamadan koyduğum halde sonuç şahaneydi. Süheyla Abla'ya bu araştırmaya vesile olduğu için, Kudret Hanım'a da verdiği bu hoş tarif için çok teşekkür ederim. Sizlere de hem kendinizi ve ailenizi, hem de çevremizi zararlı kimyasallardan korumak için bu deterjandan yapmanızı öneririm.

Ben deterjanı yaptıktan sonra bir yemek kaşığı karışıma yarım ya da bir çay kaşığı normal deterjan olacak şekilde ekleyip karıştırdım ve her kullanımda fazladan iş çıkmasın diye ikisini bir kavanozladım. Bu deterjan için maliyet analizi de yaptım. Gerçekten çok ekonomik. Sadece limon tuzu fiyatını bilmediğim için onu ekleyemedim; çünkü evde mevcut bulunan limon tuzundan kullandım. Zaten sadece bir yemek kaşığı konuyor. Bir de normal deterjan fiyatını eklemedim tabi ki. Zira hepimiz farklı farklı deterjanlar kullanmaktayız. Ben Bim marketlerde satılan Bind Activat markalı deterjandan kullanıyordum. Bu sektörde pek çok marka Yahudi markası olduğu için özellikle Bind Activat'ı tercih etmiştim. Ve çok da memnundum. Demek ki her zaman "çok duyulmamış bir marka" dememek lazımmış =)

Maliyet analizine gelince, kullandığım malzemeleri mutfak terazisinde tarttım. Bir su bardağı boraks 160 gram gelirken, bir su bardağı karbonat 250 gram geldi. Bir yemek kaşığı kaya tuzu ise 40 gram geldi. Bir ölçek karışımdan 22 yemek kaşığı (yani 22 kullanımlık) malzeme çıktı. Buna göre bir kullanımlık deterjan (limon tuzu ve satın alınmış deterjan hariç) 0,198 TL etti. Yani yuvarlatılmış olarak 20 kuruş. Diğer deterjanlara bakınca oldukça iyi bir fiyat. Hepinize sevgilerimle.

Kaya Tuzu




12 Nisan 2011 Salı

ZEHRE-2

(Zehre Serisi devam ediyor)
Gözümün aydınlığı, yüreğimin kocaman gülümsemesi Zehrem,
Günler hızla akıp giderken sana olan iştiyakım da büyümekte. Fark ettim ki sana zahiren seslenmeyeli neredeyse iki ay olmuş. Hakikati sorarsan, içimden her gün senle konuşmaktayım zaten.
Hangi coğrafyada yetişmiş hangi bağlarda boy vermişsin acep? 'Bir yerlerde var mısın hakikaten?' diyeceğim geliyor ama yok yok biliyorum. Biliyorum varsın. Ben seninle böylesine yakın konuşabiliyorken nasıl "yok" olasın ki!
İşittim ki insan aynalar sana çirkin diyorlarmış. Evvelki seslenişimde de belirtmiştim ya, boşver sen onları. Beni dinle. "Hüsnün senin ey dilberi nadide" diye başlayasım geliyor uzun havaya. Zaten o aynalarla karşılaşırsam bir gün, dikilip karşılarına "susun!" diye haykıracağım. "Susun, benim zehremin yüreği güzel, ahlâkı güzel. Yüzü çirkin ise ne olmuş yani?" Mecnun’un tarihi haykırışı gibi; ‘Siz ona bir de benim gözümle bakın’…
İnsanın senin gibi bir gönül çiçeği olmayagörsün. Ne güzel şeysin sen zehrem. Bugünüm kötü başlamışsa eğer, ansızın gelen kokunla gülümsüyorum, menfilikler hiç uğramamış semtime gibi güne devam ediyorum. Ne zaman hangi yönden gelecek o eşsiz rayihan, hiç bilemiyorum. İyi de oluyor aslında. Sürprizleri severim müspet olduktan sonra...
Her ne kadar her gün senle ‘bence’ konuşsam da, sana dışarıdan seslenmek ne zor şeymiş meğer! İki satırı iki saatte yazamadım adeta. Kolay değil, benim zehrem özeldir. Her kelime onun kıymetine layık mı ki burada yer alsın? Özenle seçilmeli elbet. İçinden gelenleri yüreğinden geçtiği gibi ifade edebilmek bile kolay olmamalı. Bin düşünüp bir çıkmalı sözcükler. Emek verilmiş olmalı. İyi kötü derlendikten sonra, gidip zehremin penceresine konmalı. Urfam’dan alınmış bir haber güvercininin ayağına takılmış gibi, doğru pencereyi bulup oraya konmalı. Seslenişim sana ulaşacak mı bilmiyorum ama olsun. Ne demişim, umut hep vâr olsun.
Selametle zehre; iyi bak kendine…
12.04.2011 / KONYA / 09.49

11 Nisan 2011 Pazartesi

BAYRAM BUGÜN


Hepinize merhaba,

Bir süredir yeni yazı ekleyemiyor ve sizleri okuyamıyor olma nedenim, "Karar çıktı" denmesine rağmen bende blogların hâlâ açılmıyor olması; kendi bloğum da dahil. Ama her nasılsa kumanda paneline girilebiliyor =) Dns ayarlarını değiştirmek geçici bir çözüm gibi görünse de her zaman uygun olmayabiliyor. Neticede açamasam/okuyamasam da; böyle ehemmiyetli bir günü yazısız geçirmek istemedim. Sevincimi sizlerle de paylaşmalıydım elbet.

Bugün 11 Nisan. İki gözümün nuru Canım Urfam'ın kurtuluş yıldönümü. Şimdilerde Suruç'un bir beldesinin adı olarak (eski Aligör) anılır. 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Urfamız, 24 Mart 1919'da İngilizler ve 30 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu kara günler çok uzun sürmemiş ve biiznİllah zaferle sonuçlanmıştır. 11 Nisan 1920'de Urfamız işgalden kurtulmuştur. Bunu kanıtlayan belge Hızmalı Köprü'nün devamında bulunan Millet Köprüsü üzerinde imzalanmıştır. O gün bu gündür, Urfamız bizimdir hamd olsun =)

İki gözümün nuru, nurusan Urfam.Eksik olma heç.

(Resim internetten alıntıdır).

NOT: Süheyla Abla'nın isteğiyle yapılan araştırma esnasında evde bulaşık makinası deterjanı yapmayı öğrendim. Sırada bekleyen yazılardan birisi bu. Kalemin Secdesi'nin gönderdiği Huzur mimini de unutmadım. Ömür yeterse yayınlayacağım inşaAllah.

NOT2: Anlayamazsın, mesajını aldım vefalı bacım benim. Seni anlıyorum. Çabucak dönmeni umuyorum.