25 Nisan 2019 Perşembe

Kafaya Takmak? Ve Bir Rica



Merhaba sevgili blog dostları. Öncelikle size bir ricamı ileteceğim. Bloğumun istatistiklerini kontrol ettiğim zaman okuduğunuzu görüyorum. Bunun için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Ancak yorum noktasına gelince bir cimrilik söz konusu:)) Yorumlarınız sayesinde gerçekten mutlu oluyorum. Yazılarıma vakit ayırıp okuduktan sonra lütfen yorum bırakmayı da ihmal etmeyin☺️ Hepinize şimdiden kocaman kocaman teşekkürler. 

Yıllar evvel 'içli köfte yeyin ama içli köfte olmayın' diye bir yazı yazmıştım. Okumak isteyenler buraya tık tık İnsanın başına ne gelirse kafaya takmaktan geliyor. Bunu 2010 yılında aniden yakalandığım böbrek rahatsızlığı ile bizzat tecrübe ettim. Bloğumun yakın takipçileri bilirler. Hiçbir hastalığım yokken akşam sağlam yatıp gece hasta olarak uyandım ve bir yıldan fazla sürecek zorlu bir tedavi süreci ile başbaşa kaldım. Bu hastalığın neden olduğunu anlamak için yapılan biyopsi sonucunda bulunan tek sonuç üzüntü, sıkıntı, kafaya takmak. Resmen Tıp ilminin bana verdiği sonuç buydu. Benim kafaya takma huyumu törpüleme için o hastalık bana çok büyük bir merdivenlik görevi gördü. Ancak insan malum nisyan kökünden gelmektedir; yani unutan bir varlıktır. Zaman içerisinde ben de çektiğim sıkıntıları belki birazcık unutup değmeyecek şeyleri yeniden kafaya takmaya başladım. Ve her kafaya takmanın sonucunda olumsuz bir şey yaşıyor insanoğlu. Dokuz yıl sonra kendime yeniden hatırlatmak isterim ki hoş olmayan bir hadise/tavır cereyan ettiğinde söylemen gerekeni söyle yapman gerekeni yap ve sonra unut. Kafanda yer etmesine izin verme. Hırsızın hırsızlığı, soysuzun soysuzluğu yüzünden ödediğin bedellere dur de. Bırak herkes kendi bedelini kendi ödesin.

Yeni bir yazıda görüşmek ümidiyle. Umut hep vâr olsun.

25 Nisan 2019 / 13.14 / KONYA