26 Haziran 2010 Cumartesi

URFA TUTKUNU - YEMEK YAPALIM - GÜMÜŞ TEPSİ BULUŞMASI

Merhaba Arkadaşlar,
Öncelikle sağlık durumumu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Son kontrolümde doktor çok şükür iyiye gidiş olduğunu söyledi. İnanıyorum ki bunda sizlerin hayır duaları çok etkili oldu. Dualarınızın devamını her daim bekliyorum.
Geçtiğimiz haftalarda doktora görünmek için İstanbul'a gittiğimde sevgili yemekyapalım bana ulaştı ve evine davet etti. Hem tanışmak hem geçmiş olsun demek istemiş sağolsun. Çok sevindim. Annem ve halamla birlikte gittik. Gümüş Tepsi Hazal'ı da çağırmış aynı gün. İkisini de tanımış oldum. Annesi, ablası, kardeşi ve yengesi de vardı. Bizi çok sıcak ve samimi karşıladılar. Sağolsun yemekyapalım "sıfır tuz" diyeti yaptığımı blogdan bildiği için her şeyi iki kez yapmış. Benim için sıfır tuzlu ve diğerleri için normal olarak. Bu incelik bu firaset öyle güzel ki. Duygulanmamak elde değil. Poğaçasından içli köftesine, yaprak sarmasına varana kadar tek tek uğraşıp sıfır tuzla pişirmişler. Blogdan takip ederken "ne kadar da güzel olmuş" dediğim yemekyapalım'ın hünerlerini tatmanın bir gün nasip olacağı hiç aklıma gelmezdi doğrusu :) İlaç tedavisi gördüğüm için şu an şekeri de belli bir dozda kullanıyorum. Sevgili yemekyapalım bizim için Hatay'ın o enfes künefesini de yapınca HasbünAllah deyip gözümü karartıp yedim :) Şifa olsun diye niyet ettim. Canım Urfam'dan başka hiç bir yerde aslına uygununu bulamadığım için yemediğim künefe, gerçekten enfesti. Hasılı "bir şey yapma-zahmete girme, maksat tanışmak-sohbet etmek" dediğim halde, birbirinden güzel lezzetlerle bizi ağırlayıp mahcup ettiler. Ailesi de arkadaşlar da öyle sıcak davrandılar ki kendimi ilk tanışıyormuş gibi hissetmedim. Çok güzel vakit geçirdik ve çok hoş sohbet ettik. Benim için de güzel bir moral oldu. Yemekyapalım'ın ismen tanıyıp kendisini merak ettiğim minik Muhammed'i ile de müşerref oldum. Allah hayırlı ömür versin çok şirin bir çocuk.
Eskiden "internetten arkadaş" deyince hep kötü şeyler gelirdi aklımıza. Ama blog dünyasında tanışmak-kardeş olmak-seçmek başka bir şey. İnsan yazılarından az çok belli ediyor kendisini ve yaşam tarzını. Ve bir gönül bağı oluşuyor arada. Bu bağı görüşerek pekiştirmek de çok güzel. Blog dünyasından ilk tanıştığım, Gaziantepli yapraksarma Zeynep Ablam idi. Şimdilerde o da blogspota taşınıyor bu adreste. Bu üç arkadaşımı da tanıdığım için öyle mutluyum ki.
Bu ziyaretten son derece mutlu ayrıldım. Misafirperverlikleri ve samimiyetleri için arkadaşlarımın ikisine de ayrı ayrı teşekkür ederim, ve aileye de tabi. Elbette en büyük teşekkür, vesileler yaratıp da bizleri görüştüren Rabb'imiz'e...

4 Haziran 2010 Cuma

ZULME ORTAK OLMAYALIM

Hayırlı cumalar Arkadaşlar,
İstanbul'dan döndüm. Sizlere daha hoş bir konu ile merhaba demek isterdim ama durumlar malum. Gazze'ye giden sivillere uygulanan insanlık dışı zulüm bir kez daha ciğerlerimizin yanmasına sebep oldu. Akla mantığa sığar hiç bir tarafı yok yapılanların. İzah edilecek gibi de değil. Sadece insani yardım malzemesi taşıyan gemilere ve o gemilerin refakatçılarına saldırmak hangi sözlerle izah edilebilir ki!!!
Bu vahşetle bir kez daha düşündüm ki çoğumuz bu zulme ortak oluyoruz aslında. Nasıl mı? Onları mallarını almak-hizmetlerini kullanmak suretiyle destekleyerek. Bunu senelerdir bıkmadan usanmadan insanlara anlatmaya çalıştım uygun bir dille. Çok ilginç cevaplar aldığım da oldu. Hiç unutamadığım "ben paramla hizmet satın alıyorum, bundan doğal ne olabilir ki?" cümlesi olmuştu. İşte o doğallık mermi olarak geri döndü-dönüyor. "En kaliteli malları onlar üretiyor ama" da duymaya en alıştığımız cevaplardan. Ne olur yani perdelerimiz kar beyaz yerine birazcık gri olsa, ama masumlar ölmese. Ne olur yani o şampuan yerine gerekirse Arap sabunu kullansak, ama bebekler katledilmese... Ya da biz çalışıp onlardan daha iyisini üretsek.
Böyle vahşetlerin sonunun gelmesini istiyorsak, üzerimize düşeni yapmaya mecburuz. Dua değil sadece, boykot da şart. "Bir benle ne olur sanki?" dememeliyiz. Herkes böyle düşünse ortada kimse kalmaz. Ama birer birer çoğalır gideriz. Tüketici birlikleri markaları açıklıyor. Lütfen ellerimizi vicdanımıza koyalım ve içtiğimiz o kolalardan-sigaralardan, kullandığımız o kozmetiklerden vazgeçelim. Biz onları kullanmazsak ölmeyiz. Ama kullandığımızda ölenler oluyor. Bir bizim dinimizin ve Efendimiz'in bakış açısına bakalım, bir de bu vahşilere! Hoş lanetlenmiş bir kavimden başka türlü davranmasını da bekleyemeyiz galiba. Allah (celle celaluhu) tüm mazlumları korusun. Olayda vefat edenlere rahmet, tüm milletimize de başsağlığı dilerim.
Sağlık durumumu merak edip soranlarınıza çok teşekkür ederim. Ablamdan haberlerinizi aldım hep. Elhamdülİllah iyiceyim. Elbette bazı sıkıntılar devam ediyor. İnşaAllah zamanla hepsi geçer. Dualarınızı her daim bekliyorum. Bundan sonra kendimi iyi hissettikçe yazı eklemeye çalışacağım. Ama bilgisayar başında fazla kalamadığım için (ziyaretinize gelsem de) sizlere yorum bırakamıyorum, kusuruma bakmayın lütfen.
Ve İstanbul'da çok kıymetli iki blogcu arkadaşımla tanışma imkanım oldu. O konuya dair bir yazım olacak inşaAllah önümüzdeki günlerde. Şimdilik müsadenizi alayım, hepinize sevgilerimle.