Kadın, yıllardır yolunu gözlediği yolcuyu görmenin şaşkınlığı ve heyecanı içerisindeydi. Görmek dediysem öyle bire bir değil, uzaktan bir rast gelmek hani. Adam, yıllardır yollarına düşmek istediği kadın için ortaya çıkmaya karar vermişti. Kapalı perdeleri aralayıp uzaktan da olsa bakmıştı sevdiğine. İmkansızı düşlüyorlardı. Kadın, hasretin getirdiği uykusuz gecelerin hediyesi yorgun bir simaya bürünmüştü. Adamsa adeta "o eski halimden eser yok şimdi"yi söylüyordu. Kibirli alnı ve dimdik omuzları gitmiş, hayatın yorgunluğu altında kıvrılan sırtıyla kederden açılmış alnı gelmişti. Uzaktan uzağa da olsa bir an gözgöze geldiler. Kalp atışlarının sıklaştığının ikisi de farkındaydı. Vücutlarının sol yanındaki gümbürtünün dışarıdan duyulup duyulmadığını merak ediyorlardı. İkisi de eskisi gibi görünmüyordu. Çok değişmişlerdi. Belki de değişen sadece suretleriydi. Her yan yana gelişlerinde gümbür gümbür atan kalplerde bir değişme yoktu. Belki kırgınlık, üzgünlük, ama ille de hasret vardı.
_Neden? diye sordu biri.
_Korktum... diyebildi öteki.
_İnsan hiç sevdadan korkar mı?
_Kaybetmekten ölesiye korkuyorsa başlamaktan da korkar. Bu korku hatalar yaptırır insana. Dönüşü olmayan korkunç hatalar... Kaybetmemek için kendi elleriyle kaybeder insan. Tıpkı Arkaş* gibi...
Ses yoktu. Söz yoktu. Kalpten kalbe giden görünmeyen yol ile konuşuyorlardı. Bu sözlerden hangisini kim söylüyordu acaba? Kadına sorarsanız soruları soran kendisiydi. Adama sorarsanız da soruları soran adamdı. İkisi de yaralı, ikisi de aynıydı. O kadar birlerdi ki; soracakları sorular da, bu sorulara verecekleri cevaplar da birbirinin aynısıydı. Kırgınlıkları, özlemleri, düşleri aynıydı. Ne var ki yürüdükleri yollar bambaşkaydı artık...
Adam, kadın ve ortak düşleri; yeniden aynı çizgide buluşamayacak kadar savrulup yaralanmışlardı. İşte tam o sırada bir ses yükseldi yurdun sesleri radyosundan:
"Sen benim hiçbir şeyimsin,
Yabancı bir şarkı gibi yarım,
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak,
Hiç kimse misin bilmem ki nesin,
Uykumun arasında çağırdığım,
Çocukluk sesimle ağlayarak"... **
30 Haziran 2021 /KONYA /01.17
*Arkaş: Mihail Nuayme'nin Kendini Arayan Adam (Arkaş'ın Günlüğü) adlı kitabının baş karakteri.
**Attila İlhan
Epeydir yoktunuz.Hosgeldiniz.
YanıtlaSilArtik arkadasliklar da oyle.Garantili sanal hayatlar yetiyor herkese yalnizligina aglarken
Hoşbuldum, teşekkür ederim. Evet ne yazık ki genellikle durum bu.
SilZaman, aaah zaman
YanıtlaSilDili olsa da anlatsa an be an
Kader, eeey kader
Dili olmasa da anlatır suret-i lisan
Yaşam, zaman veya mekan; hepsi yalan
Bana bir sen bir de firdevs cennet-i lazım cancağzım
adam içinden derken, gözünden tane tane yaşlar süzülüyordu. Bir an düşündü ve dua istedi. Kalpte bir tebessüm bile bırakmışsak sevdiceğim; bir duâ...
Yorgun geçen yılların yerine neşe dolu yılların gelmesi temennisiyle...
okuduktan sonra anlık böyle bir şey yazmak istedim pek olmasa da yazmak geldi. yazılarınızda her kesime dokunabilmeniz çok güzel
Teşekkürler sevgili Adsız. Değerli katkınız için de çok teşekkür ederim, gayet güzel olmuş bence, ellerinize sağlık.
SilYa duâ!
YanıtlaSilBildiğim odur ki mazlum insanlar, kendilerini üzenlere dahi dua ederler. Eminim sizin dua beklediğiniz kişi de size dua ediyordur.
Sil