23 Aralık 2011 Cuma

HOCA-BABA (YILBAŞI)


Hayırlı cumalar Arkadaşlar,
Yılbaşı yaklaşırken etrafta görüğümüz kutlama çılgınlıkları da giderek büyüyor. Ne yazık ki ne dinimizle ne de kültürümüzle alakası olmayan bu günü kutlamak için adeta özel bir çaba sarfediyor pek çok kişi. Hazreti İsa'nın doğum günü olması münasebetiyle Hristiyanlar tarafından kutsal bir gün kabul edilip kutlanan bu günde biz Müslümanlar böylesine heyecanlanırken, kendi Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) doğum gününde neden suskun ve sönük kalır, üstüne üstlük kutlayanları gerici ilan ederiz acep?
Yıllar evvel okuduğum ve yazarını bilmediğim bir güzel yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Ama bundan önce, konuyla ilgili iki güzel yazıyı tavsiye etmek istiyorum. Birisi geçen yıl Stockholm Sendromu bloğunda okuduğum ve bilmeyenlere noelin ne olduğunu açıklayan Noel Baba Kadar Başınız Taş Düşsün yazısı.
Diğeri ise kurulalı henüz üç hafta kadar olmuş Kendi Defterim bloğu. Bir Urfalı'nın olan bu blogdaki Yılbaşı Çılgınlığı yazısını okumanızı tavsiye ederim. Genelde film analizleri ve fotoğraflar içeren bu blog diğer paylaşımlarıyla da ilginizi çekecektir diye düşünüyorum.
Bu açıklamalardan sonra sizleri Hoca-Baba yazısı ile başbaşa bırakıyorum. Allah cümlemizi özünden kopmayan salih insanlar etsin. Hepinize sevgilerimle.

Noel Baba ve geyikleri

Kasabanın postacısı üzerinde ‘Noel Baba’ya yazan zarfı merâkla açar. Mektubun sahibi fakir bir yavrucaktır, potin, palto ve uçurtma siparişi vermiş, adeta yalvarmaktadır. Postacının içi burkulur, tutar kendi cebinden potin, palto alır. Bir torbaya koyup çocuğa yollar ama uçurtma talebini “kış günü n’apcak” deyip umursamaz. Ertesi gün bir mektup daha, “Noel Baba sağol, potin ve palto geldi. Yalnız haberin olsun postanedeki .....sizler uçurtmaları çalıyorlar!”
Mevzuya gelelim, Hollandalı göçmenlerin Amerika’ya taşıdıkları Noel Baba efsanesinin Pataralı Nicholaos ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını anlatmıştık. Ancak Batılılar, çocukları bu masala inandırabilmek için yırtınır, dev bütçeli filmler çeker, minik beyinleri bombardımana tutarlar. Çocuklar nedeeen sonra hiçbir Ren geyiği türünün uçmadığını hatırlar, işlerine bakarlar. Gerçi zoologların henüz tasnifini yapmadıkları yüzbinlerce canlı vardır ama uçan geyik, ne kuşlara, ne de memelilere uyar.

Fizikçi gözüyle

Dünyada yaklaşık 2 milyar tıfıl olduğunu farzedelim. Noel Baba’nın Müslüman çocuklarına çarpı çektiğini ve sadece Hiristiyan veledlerine servis yaptığını düşünsek dahi karşımıza 400 milyon gibi bir rakam çıkar. Bazı evlerde 2 bazılarında 3 afacan olduğunu varsaysak bile çocuklu evlerin sayısı 200 milyonu aşar. Haydi bunların yarısını “kötü çocuk” parantezine alıp eleyelim, N.Baba, o gece 100 milyon eve uğrayamazsa iş yatar. Halbuki önünde sadece 24 saati vardır ve zaman su gibi akar. N.Baba coğrafya derslerinden kopya çekip geçmediğine göre yeryüzündeki farklı saat dilimlerini gözden kaçırmamalıdır. İşe doğudan başlayıp, ekstradan üç beş saat kazansa bile her saniyeye dokuzyüz küsur eve uğramalıdır. Saniyenin binde birinde iyi çocuğun adresini bulmalı, kızağını park etmeli, çatıya çıkmalı, bacadan aşağı kaymalı, şömine önüne dizilen çorapları doldurmalı, kendisi için bırakılan dolmaları köfteleri yuvarlamalı ve bacadan geri çıkmalıdır. O gece çay ve ihtiyaç molası vermese ve hiçbir gümrük kapısında oyalanmasa dahi (herhalde yeşil pasaportu vardır) 120 milyon km dolanmalıdır. Hane başına 1 kg’dan hesaplasak kızağına 100 bin ton yük bağlamalı ve ses hızının 3 bin katı sürat yapmalıdır. Ama Ren geyikleri tembel yaratıklardır, kırbaçlasanız dahi 15 kilometreyi aşamaz ve tez yorulurlar.

Ekmek arası geyik!

Şimdi saniyede 1040 km hızla giden 100 bin tonluk bir kütlenin husule getireceği sürtünmeyi düşünebiliyor musunuz? Heyula kızak atmosfere giren uzay araçları ve meteorlardan binlerce kez fazla ısınacak, ortaya çıkan bilmemkaç kentrilyon (bunu rakamla yazmak için iki satır sıfır gerekiyor) fahrenayt ısı enerjisi geyikleri çıra gibi yakacaktır. Isı ve geyik çarpanından eşittir kebap gibi bir netice çıkarmak hayacilik olur, değil ekmek arası yapmak, tiridine bile banılmaz. Zira geyikler anında parlar ve sonik bir patlama ile buhar olurlar. Bu arada kasırgalar çıkar, buzullar erir, kıtaları su basar. N.Baba yanmaktan yırtsa bile yerçekiminden milyonlarca kat büyük bir merkezkaç kuvvetinin tesirinde kalacak ve milyarlarca Newtonluk bir basınçla ezilip posta pulu gibi yapışacaktır. Kısacası Baba ve geyikleri herhangi bir Noel gecesi işe çıktılarsa, moleküllerine ayrılmış olmalıdırlar.
Bunlar klasik fiziğin kuralları. Belki quantum ve relative fizik teorileriyle işi yırtabilirler ama ışık hızına varmak kaydıyla...
Evet, Allahü Teala her şeye kaadirdir, ol dediği olur, fizik kuralları kenarda durur. Ancak arabalı “tanrı” ve “tanrıça”lardan günümüze uyarlanan Noel Baba hiçbir semavi dinde yeri olmayan bir “başkaldırı” motifidir, onu pazarlayanlar yalandan medet umarlar.

Hoca’yla Baba

Çocuklar üzerine yazıp çizenler Noel Baba’yı Nasreddin Hoca’yla karşılaştırırlar ve ortaya bir “medeniyetler çatışması” çıkar. Bir kere Noel Baba çocukları beleşçiliğe iter, halbuki Hocamız düdüğü “parayı verene” çaldırır, çalışanla avantacıyı bir tutmaz.
Noel Baba, yeşili sevmez, ormanı korumaz, çam katliamında başrol oynar. Nasreddin Hoca ise bindiği dalı kesenleri uyarmaya bakar.
Noel Baba maddecidir çocukları ıvır zıvırla oyalar. Nasreddin Hoca paraya çevrilmeyecek değerlerin peşindedir, zenginliği mânâda arar.
Noel Baba uçan geyiklerin çektiği kızağı ile çocukları gerçeklikten koparır, Hocamızın elle tutulup gözle görünen bir eşekcağızı vardır, icabında “ters” biner ama “doğruluktan” ayrılmaz.
Hoca karakterlidir, itibar görmediği evde yemeği kürküne yedirir, ağzına lokma koymaz. Noel’i kapıdan kovsanız bacadan girer, bilirsiniz bu tipler bütün hukuk sistemlerinde “haneye tecavüzden” yargılanırlar.
Noel Baba bir günün yıldızıdır, reklâmlarda parlar, Hoca, her günün yıldızıdır, gönüllerde yaşar.
Noel Baba in midir, cin midir bilinmez, hatta “tanrı”lığa kalkar. Hoca hâzâ insandır, “kul” olmaya bakar.
Noel Baba vatansızdır, Avrupa, Amerika arasında turlar, Hoca’nın yeri yurdu bellidir, Sivrihisar'da doğar, Akşehir'de yaşar.
Mr. Noel kapitalist üretim çarklarının emrindedir, dolarına bakar. Nasreddin Hoca göle bile maya çalar, hayallerimizi sıcak tutar.

Bebelere bomba

Çağdaş Noelciler Iraklı ve Filistinli bebeleri sevmez, bacalardan misket bombası atar, bubi tuzağından alana ceset torbasını promosyon olarak sokuştururlar. Hocanın torunları kul hakkından korkar, değil insanları, karıncayı bile incitmekten sakınırlar.
Noelciler gemiler dolusu petrol, kabirler dolusu kan emer yine de doymazlar. Hocanın muhibleri bir kase çorba içtiler mi şükreder, lokma paylaşacak adam ararlar.
Hasılı Noel Baba, “baba”lığını görmediğimiz babalardandır ama Nasreddin Hoca, “hoca”lığını “hakkıyla” yapar.

6 yorum:

  1. baa-yıll-dımmmm! harika bir yazı eline ağzına yüreğine sağlık canım benimmm öpüyorum seni! :)

    YanıtlaSil
  2. Tek Kelime İle Harika ifade etmişsin... Noel Baba ve Nasrettin Hoca Ayrımını çok iyi belirtmişsin...Ellerine ve klavyene sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Ablacım güzel yazın için ellerine sağlık.
    Bu noel baba ve yılbaşı hazırlıklarını görünce kızamıyorum bile,acıyorum, hemde çok.
    Kendini modern,çağdaş,kültürlü addedip inançlı insanları beğenmeyen insanlara çok acıyorum.Efendimizin dediği gibi ''bilmiyorlar,bilseydiler yapmazlardı''.
    Rabbimizin, onların gerçeği görmelerine izin vermiyor olması onlar adına sadece üzülesi bir durum.
    Yasin suresinde ki körler işte bunlar.
    Blogunu açsalarda,bu yazını okusalarda anlayamazlar senin burada ne yazdığını...

    YanıtlaSil
  4. Have a Wonderful Holiday Season !

    YanıtlaSil
  5. ailemle birlikte güzel bir gece geçirmeyi nasip ettiği için seviyorum yılbaşlarını , özel bir toplanma vesilesi onun dışında ağaçmış, hindiymiş pek aram yok ...

    YanıtlaSil
  6. Hepinize teşekkürler güzel yorumlarınızdan dolayı.

    Süheyla Abla, Allah gözlerini gönüllerini açsın herkesin, hepimizin. Elden ancak anlatmak ve dua geliyor...

    YanıtlaSil

Hayatın kendisi bir yorumdur aslında. Özgün ol, kendi hikayeni yaşa.
Yorumlarınızla mutlu oluyorum. Hepinize teşekkürler.