Depremin ertesi akşamı bir oturmadaydık. "Bayramımız kara geldi. Önce şehit haberleri, şimdi de deprem. Allah başka acı vermesin." demem üzerine orada bulunanlardan bir tanesi "Deprem Van'da olduğu için benim ilgimi çekmedi, üzülmedim" demez mi! Ya televizyondaki bir spikerin cümlesine "Her ne kadar deprem Van'da da olsa..." diye başlamasına ne demeli? Ne demek bu!! İnternet ortamında yazılıp çizilenler ise işin tuzu biberi oldu. Deprem pazar günü yaşandı. Pazartesi günü sosyal medyada bir bayan bana ulaştı ve bir yarışmaya katıldığını söyleyip kazanması için kendisine oy vermemi istedi. Bir salça yarışması! O'na direkt "haberleri izliyor musunuz?" diye sordum. "Evet de neden?" dedi. "Bir yanda şehitlerimiz, bir yanda deprem. Bu kadar acı yaşanırken yarışmalara biraz ara vermeniz gerekmez mi" dediğimde verdiği cevabı aynen kopyalıyorum size: "şehitlerimizin kanını rabbim yerde bırakmadı". Bu ne çirkin ne densiz ne haddini bilmez bir söylemdir böyle!!! Bizler hangi Peygamber'in ümmetleriyiz arkadaşlar? Ne zaman dini diyaneti bir köşeye bırakıp da hâşâ Allah Rasulü'nün dediğinden daha doğrusunu(!) bilir olduk? Görgülü kuşlar gördüğünü işleyecek değil miydi? Bize ne oluyor ki aynı bayrağın altında aynı nüfus cüzdanlarıyla BİR MİLLET olarak yaşadığımız insanları sırf doğdukları yerden ötürü yaftalıyoruz hemen? Neden anlamıyor zihinlerimiz doğudaki her insanın bölücü olmadığını? Haberlerde bağıra bağıra "Bu örgüt bizi temsil etmiyor, Kürt halkını temsil etmiyor. Vatana millete acılar yaşatıyor. Onları kabul etmiyoruz. Biz kardeşiz." diyen insanları neden görmemekte ısrar ediyor bazılarımız. Hani her yerin iyisi de olur kötüsü de denir ya, 'kötü' sıfatının içine giren vatan hainlerinin emellerini Allah kursaklarında bıraksın. Oyunlarını ayaklarına dolasın. Aldıkları nefes canlarına azap olsun. Gün yüzü göremesinler inşaAllah. Ama "Şimdi ağlama sırası onlarda" diyen zihniyeti anlamam mümkün değil. Onlar kim, biz kimiz? Şehitlerimizin içinde Erzurumlu'su, Ağrılı'sı, Elazığlı'sı da vardı. Bu haritanın sınırları içerisinde kalan her karış toprak bizimdir ve bu bayrağın altında bölücülük yapmadan yaşayan her insan kardeştir. Yukarıdaki ve aşağıdaki iki resmi görüp de buna rağmen "Hehe, iyi oldu" diye gülenler, göçüklerin altında nefes alan birilerinin hala olduğunu bilen ve 15 günlük yavrunun diri çıktığını görüp buna sevinmeyen, gece başını yastığa rahatça gömüp uyuyanlar varsa; latifelerini bir gözden geçirsinler derim. Demek ki ölen latifeler olmuş!
Geçen hafta ebediyete uğurladığımız yavrular niçin şehit olmuşlardı? Bu vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak, bu milletin içine sızan bölücüleri paklemek ve Allah vatanı milleti kutsal kıldığı için. Bölücülük bitsin diye bahar mevsimindeki hayatlarını bırakan yavrular, eline geçen her fırsatı bölücülük yapmak için kullananlara haklarını helal edecekler mi acaba? Hepimiz kendimizi hesaba çekelim lütfen.
Aziz şehitlerimizin ve depremde vefat eden tüm vatandaşlarımızın ruhu şâd olsun. Sevgimle.