Urfa Tutkunu bol hareketli bir haftasonu geçirdi. "Yürek tüpürtüsü" lafının tam olarak ne mana ifade ettiğini anladı.
İstanbul'dan halam, kızı ve iki misafirleri bir günlüğüne Konya'ya (babaannemlere) ziyarete geliyorlardı. Bizler de misafirlerle görüşelim diye oraya gittik. Yemeğimizi yedik. İki misafir yol yorgunu olunca müsade isteyip odalarına geçtiler. Biz ailece masada çay içmekteydik. Babamda bir kaç ay evvel karın fıtığı oluşmuş. Bana bile söylemediler. Fakat izini süre süre sora sora öğrendim =) Babam da Rahmetli Kıymetlim gibi (yani babamın babası) halinden şikayet etmez ve doktora da pek gitmek istemez. Sürekli erteliyordu. O akşam çok ağrısı vardı. Ben de "ne dersen de, pazartesi randevunu alıyorum" dedim. "Alma gitmem" dedi tabi haliyle, her zamanki gibi. Ama sağlık bu, ertelemeye gelmiyor. Masada kıvranma durumundayken elini masaya, başını da elinin üstüne koydu. Hiç yaptığı şey değil. Kabul etmeyeceğini bilmekle beraber "baba istersen acile gidelim" dedim. Dememle birlikte babam kendinden geçti. Elhamdülİllah panik olmayıp hemen 112'yi aramayı akıl ettim. Annem de düşmesin diye babamı tuttu. O sırada kendine geldi. Hala "aramayın ben iyiyim" diyor. Tam babasının oğlu işte =) Şikayet yok, "iyiyim" "iyiyim". Ardından bir kez daha bayılmış. Ben kapıya 112'yi karşılamaya çıkmıştım o sırada.
Nihayeti 112 geldi. Muayene etti. Gıda zehirlenmesi olabileceğini söyledi. "Eğer kendini iyi hissetmiyorsan götüreyim hastaneye" dedi. Tabi bizimki hemen "yok iyiyim" diyor. İş başa düştü, atladım. "Doktor bey, babam kötü olsa da kötüyüm demez. Huyu böyle. Bir de karın fıtığı vardı. Bugün de çok ağrısı oldu, sonunda bayıldı" dedim. Öyle deyince babamı iç odaya alıp muayene etti. Yırtığın büyüklüğünü görünce "kalk amca gidiyoruz hemen" dedi. Sormadı bile bu sefer. Apar topar gittik acile. Saat gecenin bir yarısı. Acildeki doktor muayene eder etmez telefonla genel cerrahi doktorunu arayıp "hocam hemen gelin" dedi. O doktor da gelip baktı ve "fıtık içerde boğulmuş, çok acil ameliyata alacağız" dedi. Artık hani bugün git yarın gel, haftaya gel vs diyen-soran olmadı. Durum ne kadar vahimse apar topar ameliyata aldılar. Aklıma Hilal Ablamı aramak geldi. Aradım. O da çıktı geldi. Onlar koridorda ben ameliyathanenin kapısında bekledik. Girerken doktora ne kadar sürer diye sordum. "Eğer sadece fıtıksa yarım saatte çıkar inş. Ama eğer bağırsaklar da çürüdüyse işimiz uzar" dedi. Girdi. Yarım saat sonra çıkmadı. Bir saate vardı. Bana geldi bir çarpıntı. Yüreğim tüpür tüpür. Allah kimseyi ana-babayla imtihan etmesin. En nihayeti bir saatin sonunda çıktı elhamdülİllah. Doktor bağırsaklarda sıkıntı olmadığını söyledi. İçimiz rahatladı. Annemi başına refakatçi bıraktık. Vakit artık ertesi güne dönmüştü ki biz de evlerimize geldik.
Ertesi gün ziyaretine gittiğimizde "Profesörüm, yine senin dediğin oldu. Geldim doktora" dedi gülerek. Ben de "Allah'ın planı herkesin planının üstünde. Ben pazartesi demiştim, ona bile kalmadı. Bak daha erken geldin." dedim. Bu arada belirteyim; benim aile içindeki lakabım profesördür. Bu sabah da taburcu oldu elhamdülİllah. Şimdi durumu iyi. Dualarınızı bekliyorum tez ve hayırlı şifa için.
Hepinize sevgilerimle.