26 Mart 2019 Salı

Herkes napar kendine yapar


Küçükken babaannem sık sık bir hikaye anlatırdı. 'Herkes napar kendine yapar.' hikâyesi. 

Vaktiyle bir kadın evinde sabahtan akşama kadar tezgahında dokuma yapar ve tezgahı her sürüşünde 'Herkes napar kendine yapar. Herkes napar kendine yapar' dermiş. Kadın bunu adeta diline pelesenk etmiş, sabah akşam yaptığı her dokumada sürekli bu sözü tekrarlarmış. Gel zaman git zaman kadının komşusu bu durumdan çok rahatsız olmaya başlamış. Hatta durum rahatsız olmanın da ötesinde geçip komşuyu sinir etmeye başlamış. Komşu, dokumacı kadının her gün bu şekilde söyleyerek kumaş dokumasına artık tahammül edemiyor ve bu sesi duymak istemiyormuş. Buna bir son vermek için kendince bir plan kurmuş. Konyamızda bişi dediğimiz sıcak hamur kızartmalarından hazırlamış ve içlerine de bolca fare zehiri eklemiş. 'Bunları komşuma vereyim, o bunları yerken ben de işim var diye çarşıya inerim, döndüğüm zaman komşum ölmüş olur. Ben de zaten burada olmadığım için suçlanmam, kimse benim yaptığımı anlamaz.' demiş ve zehirli hamurları yanına alarak komşusuna gitmiş. Ona gayet sevimli bir ses tonuyla' Kendimize hamur kızarttım, kokmuştur diye sana da getirdim komşum. Aman soğutma, sıcak sıcak ye. Ben de çarşıya kadar varıp geleceğim bir iş için' demiş. Dokumacı kadın komşusunun bu güzel davranışına çok sevinmiş ve teşekkür ederek hamurları almış. Komşu kadın da çarşının yolunu tutmuş. Dokumacı tam hamurları yiyecekken komşunun askerdeki oğlu çıkagelmiş ve 'teyze kapıyı çaldım ama açan olmadı. annem sizde mi? Askerliğim bitti ve anneme sürpriz yapayım diye yeni geldim' deyip dokumacının kapısına varmış. Dokumacı kadın komşusunun asker oğlunu görünce 'Ah oğlum! Annen az evvel çarşıya indi. Kimse kimsenin kısmetini yemez. Bak sıcacık hamur var. Üstelik annen yaptı.  Yoldan geldin, açsındır. Sen şunları yiyedur. O zamana kadar annen de çarşıdan döner.' deyip hamurları vermiş. Askerdeyken zaten anasının yemeklerine hasret kalan çocuk, anam yaptı diye zehirli hamurları ne olduğunu bilmeden bir güzel yemiş. Ve tabii oracıkta ruhunu teslim etmiş  Annesi döndüğünde bu manzarayı görünce çılgına dönmüş. Oğlunu resmen kendi elleriyle öldürmüş olmuş. Yaşadığı yürek yangını ile kendisi söylemeye başlamış 'herkes napar kendine yapar.' diye. Babaannem bu hikayeyi ders almam için bolca anlatırdı küçükken. Ama işte insanoğlu dersini almıyor bazen, ne yaparsa kendi kendine yapıyor... Cenab-ı Hakk cümlemizin âkıbetini hayreylesin. Amin. 

Yeni bir yazıda görüşmek ümidiyle. Umut hep vâr olsun.

26 Mart 2019 / KONYA / 01.09

19 Mart 2019 Salı

Arkadaşlarımdan Geçmiş Olsun Hediyeleri


Merhaba sevgili blog dostları, 
Hastalık zamanlarının en güzel anları sevildiğinizi hatırlandığınızı görmek bilmek. Benim de zor günlerimde en büyük destekçim ziyaretime gelen dostlarım arkadaşlarım oldu. Başıma gelen küçük kaza yüzünden epey zamandır kursa gidemeyince kurs arkadaşlarım toplanıp bana geçmiş olsuna geldiler. Gelirken de beni şaşkına çeviren bir hediye getirdiler :) "Geçmiş olsun ziyaretine herkes meyve suyu süt götürür. Biz Aslıhan'ı daha çok mutlu edecek bir şey alalım" deyip birleşip bana Tefsir seti almışlar ve üzerine de tatlı bir not yazmışlar :) 


Beklemediğim anda karşılaştığım bu güzel hediye ile öylesine mutlu oldum ki! O gün gerçekten çok hoş bir gün geçirdim. Arkadaşlarımın yüzünü görmek, tatlı sohbetleriyle acımı unutmak çok iyi geldi. Bu harika hediyeleri de ayrı bir mutluluk oldu benim için ☺️


Şaşkınlık ve mutluluğu bir arada yaşadığım ikinci bir hediye ise blogger arkadaşım moonlight cat bloğunun sahibesi sevgili Ayşım'dan geldi. Ben kendisi bana bir kartpostal yollayacak diye beklerken kapımızı kargocu çaldı ve bu koskoca koliyi teslim etti. 


Tabii biliyorsunuz bizim evde benim kolileri hemen açıverme özgürlüğüm yok. Daha önce de bahsetmiştim. Öncelikle sevgili kızım Arkadaş bir kalite kontrolden geçirir, içinde ne var ne yok iyice bir inceler, sıra bana gelirse ancak o zaman açabilirim 😄


Tonton kızım tatlı tatlı her aşamasına dahil oldu koli açma işleminin. Önce üzerine oturdu. Bir müddet sonra kapağı açmayı başardığımda ise:


balonlu naylonları  incelemeye koyuldu 😄


Sevgili Ayşım bir kitap sitesinden direkt benim adıma alışveriş yapmış. Site her bir kitabı tek tek balonlu naylona sarmış. Üstte kalan boşluğa da kitaplar kargoda zarar görmesin diye ayrıca balonlu naylon doldurmuşlar. Özenli bir paketleme yapmışlar hakikaten.  


Ve işte bir kartpostal beklerken karşıma çıkan güzellikler☺️


Bunlar da koliden çıkanların yakın halleri 



Her birine ayrı ayrı bayıldım ancak bir süredir aldıktan sonra bir şekilde buluşup imzalatmayı ümit ettiğim, Sevgili Ayşım'ın kendi kitabı da koliden çıkınca pek bir mutlu oldum🙂🙂🙂




Kedili ajandam da harika😉



Hepsi kendisinin okuyup beğendiği ve benim de beğeneceğimi umduğu için seçtiği kitaplar. Ben de beğenerek okuyacağımdan eminim. Düşünülmek en güzeli :) 

Bunlar zor günlerimde bana gerçekten moral oldu mutluluk oldu. Hem sevgili Ayşım'a hem kurs arkadaşlarıma hem gelen giden arayıp soran tüm arkadaşlarıma eşe dosta ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Allah hepimize sağlık afiyet versin. 

Yeni bir yazıda görüşmek ümidiyle. Umut hep vâr olsun. 

9 Mart 2019 Cumartesi

Kırık Sürahi ve Poşet Davası


Merhaba sevgili blog dostları. Ülkemizde uygulamaya konan poşetlerin ücretli olması durumu hepimizce malum. Doğayı ve gelecek nesilleri korumak adına geç kalınmış bile olan bu karar, maalesef pek çoklarını da rahatsız etti. Geçtiğimiz haftalarda yaklaşık bir buçuk aylık bir hastane maceram oldu. O günlerde bir gün hastanede beklerken orta yaşın az üzerinde bir beyin iki amcaya hararetli hararetli bir şeyler anlattığına şahit oldum. Kurduğu cümlelerden hükümet karşıtı olduğu ve bu işi oraya bağlamaya çalıştığı anlaşılıyordu. Ağzından köpükler saçarak poşet uygulamasını eleştirirken konuşmanın bir yerinde "yapacak hiç başka iş kalmadı da poşeti paralı yaptılar! Çok önemli bir iş bu çünkü!" diyerek cehaletinin nasıl uç noktada olduğunu kanıtladı. Şu yukarıdaki fotoğraf instagramda karşıma çıkmıştı. Sadece bu kare bile ücretli poşet uygulamasının ne kadar haklı bir uygulama olduğunun kanıtıyken insanlardaki bu öfke niye? Keşke insanlar karşıt görüşte oldukları hükümetlerin yaptıkları iyi işleri sırf siyaseten eleştirmek yerine bu konuda dünyaya katkı sağladığınız için bravo diyebilseler. Dünya yalnız bize ait değil ve maalesef insanoğlu diğer canlıların yaşama haklarına saygı göstermiyor çoğu zaman. Hangimiz marketlerde sonra kullanırım ya da evde çöp poşeti yaparım gibi düşünce ve sözlerle hakkı olmadığı halde fazladan poşet alanlara şahit olmadık ki? Böylesi menfi davranışların ve doğayı kendi elimizle yok edişin önüne geçmek için poşetlerin ücretli olması gerçekten çok iyi oldu. 


Bloğumda daha önce de bahsettiğim severek takip ettiğim blogger arkadaş Sergül'ü (@serrose) çoğunuz biliyorsunuzdur. Geçen gün Instagram'da soru cevap uygulaması yapmıştı. Ve fotoğraftaki soruya verdiği cevap beni gerçekten derinden etkiledi. Hepimizin hayatında kendisine emek verdiğimiz halde emeklerimizi hiçe sayıp göz göre göre bize ihanet eden insanlar olmuştur yahut olacaktır. Çünkü burası dünya. İnsan, dünya hayatında bir noktadan sonra 'bunu nasıl yapar?!' demekten vazgeçiyor ve 'insandır ne yapsa yeridir' demeyi öğreniyor. İşte bu tip durumlar için karşıdaki insanın ihanetinden etkilenip kendini tüketme noktasından kurtulma adına Sergül'ün verdiği cevap 

"Kırık sürahiye bile bile su eklemeye devam eder misin yoksa ondan vaz mı geçersin?" 

oldu  Son derece çarpıcı, etkileyici ve harika bir cevap. Hayatımızdaki tüm kırık sürahilere sonsuza dek elveda deyip, bir hediye olarak bize bahşedilmiş bu hayatın tadını çıkarıp hakkını vermeye devam edelim. Unutmayalım ki hayatın tekrarı yok! 

Yeni bir yazıda görüşmek ümidiyle. Umut hep vâr olsun. 

09 Mart 2019 / KONYA / 01.19