4 Kasım 2015 Çarşamba

Haydi Kocasinan


Anlar olur insanoğlu usanır,
Canlar gider yürek onu zul sanır,
Bir gün gelir aşk-u şevke susanır,
Şimdi yunmak vakti içim, bak da gör!

Hayli vakit oyalandın durmadın,
Didinip de bir menzile varmadın,
Aklın pek çoğidi lakin yormadın,
Şimdi onmak vakti içim, bak da gör!

Bazı zaman yanlış yaptın inatla,
Kimi vakit göğe uçtun kanatla,
Sen bu yolda bir yayaydın bir atla,
Şimdi dinmek vakti içim, bak da gör!

Olur böyle şeyler akıl yorulur,
Vakti gelir tüm hesaplar sorulur,
Sen sakin ol o dalgalar durulur,
Şimdi gülmek vakti içim, bak da gör!

Kocasinan yalpaladı bir vakit,
Hem unuttu zaman idi o nakit,
Rabb'e vermiş idi oysa bir akit,
Şimdi yunmak vakti içim, bak da gör!
Uyan, diril ve sonucu kalk da gör!

04 Kasım 2015 / KONYA / 23.07

3 yorum:

  1. Bir gün gelir de unuturmuş insan,
    En sevdiği hatıraları bile.
    Bari sen her gece yorgun sesiyle,
    Saat onikiyi vurduğu zaman
    Beni! Beni unutma!

    Çünkü ben her gece, o saatlerde,
    Seni yaşar ve seni düşünürüm,
    Hayal içinde perişan yürürüm.
    Sen de karanlığın sustuğu yerde
    Beni! Beni unutma!

    SIIR:
    O saatlerde serpilir gülüşün,
    Bir avuç su gibi içime ey yar!
    Senin de başında o çılgın rüzgar
    Deli deli esiverirse birgün
    Beni unutma!

    Ben ayağımda çarık, elimde asa,
    Senin için şu yollara düşmüşüm.
    Senelerce sene sonra sana dönüşüm
    Bir mahşer gününe de rastlasa
    Beni unutma!

    Hala duruyorsa yeşil elbisen,
    Onu birgün yalnız benim için giy.
    Saksındaki pembe karafilde çiğ
    Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
    Beni unutma!

    Büyük acılarla tutuştuğum gün
    Çok uzaklarda olsan da yine gel.
    Bu ölürcesine sevdiğine gel.
    N'olur tanrıya kavuştuğum gün
    Beni unutma! Beni unutma!

    YanıtlaSil
  2. sevgili Aslıhan
    vefalı takipçim desende bana,
    İstanbul gibiyim artık . Gülmeyi Gülhanede bıraktım .. Vefayı bozacıda .. Ayasofya kadar yorgun .. Topkapı kadar yıkık .. Esenler kadar vedalara alışkın .. Eyüp kadar kalabalık .. Eminönü kadar sıkıcı .. İstanbul gibiyim yani .. Uzaktan bakınca ışıl ışıl ama aslında yorgun , bitkin , tükenmiş ... Ama hala ayakta sana .. !
    Benide anlasa anlasa Kocasinan anlar koca Sinanın rivayet aşkını biliyorsundur
    Mimar Sinan'ın Mihrimah Sultan'a duyduğu büyük aşk, tarihte de çok sıkça anlatılan bir hikaye.


    Hatta Mimar Sinan'in yaptığı Üsküdar ve Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Külliyeleri'nde bu büyük aşkın izlerinin de olduğu iddia ediliyor.

    Topkapı Sarayı'nda 1522 yılında doğan Mihrimah'a, Farsça'da Güneş ile Ay anlamına gelen adını, babası Sultan Süleyman koyar.

    Zaman geçip, Mihrimah Sultan 17 yaşına geldiğinde evlilik için iki aday gündeme gelir. Biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeri ise Başmimar Koca Sinan.

    Mimar Sinan o yıllarda evlidir ve 50'li yaşlarındadır. Mihrimah, Hürrem Sultan'ın da girişimleriyle kayıtlara rüşvetçi ve entrikacı kimliğiyle geçen Rüstem Paşa'yla evlendirilir.

    Aradan yıllar geçer Mihrimah Sultan, Koca Sinan'ı bir gün huzuruna çağırarak İstanbul'da güzel bir yerde kendi adına bir külliye yapmasını ister. Mihrimah, Sinan'ın 'Nereye yapılmasını arzu edersiniz' sorusuna 'Yerini sen seç' diye cevap verir.

    Bunun üzerine Mimar Sinan, 1540 yılında Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Külliyesi'nin temelini atar. Külliye, 1548 yılında tamamlanır.

    O günden Mihrimah Sultan ile Mimar Sinan'ın bir araya gelmesi için aradan tam 14 yıl geçmesi gerekecektir. Mihrimah Sultan 1562 yılında Mimar Sinan'ı bir kez daha huzuruna çağırır ve İstanbul'da kendi adına bir külliye daha yapmasını ister. Bu külliyenin yerini de tıpkı ilkinde olduğu gibi yine Koca Sinan seçecektir. Sinan da ikinci külliye için İstanbul'un en yüksek tepesini seçer. Yeni külliye Edirnekapı surlarının dibine inşa edilecektir.

    Rivayete göre Koca Sinan derin bir tutkuyla âşık olduğu Mihrimah Sultan'a kavuşamamıştır ama ona olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

    Matematik dehası Sinan, Mihrimah için yaptığı iki külliyenin içinde yer alan camilere bir sır da gizlemiştir.

    Mihrimah Sultan'ın Güneş'le Ay anlamına gelen ismine ithaf edercesine yılın sadece birkaç gününde (Nisan ve Mayıs aylarında) bir caminin arka cephesinden güneş batarken diğerinden ay doğmaktadır.

    YanıtlaSil

  3. Muazzez Ersoy - Gurbet Kuşları
    Ara ara göç ettiler bırakarak yoldaşları
    Gözler yaşlı terk ettiler gurbet kuşları

    Gönül ezik ayrılırken alem duydu feryatlar
    Cana dosta sarılırken döneceğiz diyordun
    Gurbet gurbet gurbet gurbet kuşları } 2

    Sitem sanma ey allahım nedir sevenin günahı
    Mutlulukla kucaklaşsın tez dönsün gurbet kuşları

    Çilemiz bu yazımız buymuş kader aldı hep ahları
    İki yudum sevgi için ezildi gurbet kuşları

    Gönül ezik ayrılırken alem duydu feryatlar
    Cana dosta sarılırken döneceğiz diyordun
    Gurbet gurbet gurbet gurbet kuşları } 2

    YanıtlaSil

Hayatın kendisi bir yorumdur aslında. Özgün ol, kendi hikayeni yaşa.
Yorumlarınızla mutlu oluyorum. Hepinize teşekkürler.