26 Mayıs 2011 Perşembe

İKİ MİM BİRDEN =)

Kıymetli Kalemin Secdesi bana iki mim göndermişti. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ancak fırsat buluyorum yanıtlamaya. İşte birincisi:

Duyularımıza ithafen;

En sevdiğin 3 görsel: Canım Urfam (asla doyamam izlemeye), Konyamız'ın buğday denizleri (başka bir şehre gidip de dönerken girişte bu denizleri görünce derin bir ohhh çekerim, onlara bakarken tefekkür etmek bir başkadır), Deniz (uçsuz bucaksızlığını izlemek Cenab-ı Hakk'ın kudretini hatırlatır bana) Bir de bu soruya çok uygun bir cevap olmayacak ama, bakmaya doyamadıklarım deyince aklıma ilk gelen sarı paşam Hamzam var. Teyze olmak çok güzel =)

En sevdiğin 3 ses: Ezan, Fırat'ın akışı (ürpertici ama vazgeçilemez / korkunç ama hasret kokan), ney, "zehre" diye seslenmek / Dört oldu =)

En sevdiğin 3 tat: Su, limon, sade kahve / bir yılı aşkındır hasret kaldığım :(

En sevdiğin 3 koku: Limon çiçeği, yasemin, saman kâğıtlı kitap, Hacer-ül Esved / Bu da dört oldu =)

En sevdiğin 3 his: Kan bağım olmadığı halde "kardeşim" diyebilecek kadar yakın olmak/hissetmek, hasret (Üzücü ve yorucu olsa da güzel. İnsana insan olduğunu hissettiriyor. Ve en güzeli ise, bir gün kavuşacak olmanın verdiği kuvvet, inanç, mutluluk. Canım Urfam'a, Vücud İkliminin Sultanı'na, göremediğim zamanlarda sarı paşama, 03 Temmuz 2007'de uğurladığım Kıymetlim büyükbabama), yalnızlık (Çoğu zaman şikâyet etsem de, insanın Rabbi'ne en yakın olduğu an yalnız anlarıdır. En güzel yazdığı, en güzel okuduğu, en çok özlediği, en çok beklediği, kıymetini en çok anladığı anlar yalnızlık anlarıdır. Sevsem de dua ederim hep, Allah kimseyi yalnızlıkla imtihan etmesin).

Ve ikinci mim;

Blog açma hikâyeniz...
Ben bloğun ne demek olduğunu bilmeyen ve belki hayatında hiç blog okumamış birisiydim. Ablam hilaltimur'un [ki blog ablam değil, öz ablamdır. Bazı arkadaşlar sadece blogdan tanıdığım bir abla sanıyorlarmış =) ] bloğu vardı ve bu işlerle çok haşır neşirdi. Şimdi düşünüyorum da, nedense, onu bile okumamışım =) Ablam bir ikindi vakti "Sen de Urfa'yı anlatacağın bir blog açsana" dedi. Urfa adı geçtiği zaman konuşmaya başlayan ben, saatlerce bıkmadan anlatabilirim. Galiba ablam bu durumdan muzdarip olmalı ki "içini bloğa döksün bari" diye düşündü herhalde =)=) Bu fikir bana çok hoş geldi ve 2008 yılında blog dünyasına ben de katıldım. O ikindi vakti açtım bloğu fakat "Nasıl olacak, olmaz bu iş. Hem bakalım güvenli mi ki?" diye düşünüyordum akşam eve giderken. Ama başlayıp devam etmeye karar verdim ve ilk yazım olan "Urfa, Nazlı Yâr"ı 03 Nisan 2008 tarihinde bloğuma ekledim. İlk adresim urfa63tutkunu.blogcu.com idi. 1,5 yıldan fazla burada yazdıktan sonra adresi 29 Aralık 2009'da urfatutkunu.blogcu.com olarak değiştirdim. Bu dönemde blogcuda sorunlar bitmek tükenmek bilmiyordu. Blogspot'taki arkadaşlarımın "Seni ziyaret edemiyoruz/yorum bırakamıyoruz. Blogspot'a taşın" ısrarları üzerine 31 Ocak 2010'da urfatutkunu.blogspot.com oldum. Bu adresi zaten almıştım evvelce, ama paylaşım yapmıyordum. Öylece bir köşede duran adrese tüm yazılarımı taşıdım. Bloğumun bir yedeği olsun maksadıyla da urfatutkunu.wordpress.com adresine ekledim yazılarımı. Blogspot yasağından dolayı 02 Mart 2011'de wordpress'te aktif yazmaya başladım. Ama yasağın kaldırılmasıyla yine evime döndüm =) Şu an yedek amacıyla urfatutkunu.blogcu.com ve urfatutkunu.wordpress.com adreslerine ekleme yapsam da, aktif olarak blogspot'tayım. Bu aileye katıldığım için öylesine mutluyum ki... Başta sadece Canım Urfam'ı anlatmak için kurduğum bloğum sayesinde birbirinden güzel arkadaşlıklar/kardeşlikler/dostluklar kurdum. Kiminizle yüzyüze, kiminizle ses olarak tanıştım. Bazılarınızı ise ne gördüm ne duydum. Ama burada tanıdığım tüm arkadaşlarımı gönülden sevdim. Birbirini görmediği/tanımadığı halde, hiç bir çıkarı olmadığı halde, sırf Allah (cc) için seven insanlarla tanıştım. Eskiden "internetten iyi insan çıkar mı? Aman uzak durun." düşüncesi yaygınken, sınırları korumak suretiyle internetten de iyi insan çıktığını gördüm. Kiminizin evine misafir oldum, kiminizi evimde ağırladım. Allah hiç birimizi şaşırtmasın, doğru yoldan ayırmasın. Muhabbetimiz hayır üzerine ve daim olsun. Bu iki mimi kabul ederlerse Hilal Ablam'a ve Mihribancığım'a gönderiyorum. Mim cevaplarını yeni bir şiirle hitama erdirelim. Hepinize sevgilerimle...


NEREN
İ SEVİYEM?


Biye deyiler ki Urfa'nın en çokh neresini sevisen?
Ben Sen'i nasıl ayırim Gülüm?
Bakhmagına doyum olmiy Birecik Köprüsü'nün,
Hep hayalımdan geçiy Balıklı Göl'ün,
Dadı bir başkadır Deyr Yakup'un,
Seyri annadılmaz Nemrut Tahtı'nın.

Urfa dutkını Siye dutılandan beri,
Bilemezsin, bele eziyet görmedi,
593 gün olmış ben Siye gelmeyeli,
Yandım Gülüm, yaniyem daha da,
Duam odur ki,
Gözel Rabbım cem etsin ikimizi,
Mis Kokulum, Sürme Gözlü Ceylanım benim,
Sogmatar, Şuayıp Şehri, Germüş, Bazda,
Yüregimde tütiysen, ölecegam göremezsem bu yaz da.

Hasretim, seviyem, fokurdamakta yüregım,
Hele bi gel dinle, Birecik Fırat'ı gibi kayniy, sustıramadım.

Biliysense ki biye derman Sen'dedir,
Sevdan içimde büyür ve de ki nazendedir.

Yaktiy beni yaktiy,
Özümü kül ettiy Urfam,
Gözüm açılandan Siye dutkınam...

26 Mayıs 2011 / KONYA / 15.10


3 yorum:

  1. Canım kardeşim benim, bende bu sözü çok seviyorum. Sanki kardeşimi bağrıma basmışım, sıkı sıkı sarılmışım gibi hissediyorum.

    Diğer cevaplarda ayrı ayrı güzeldi canım. şiire lafım yok. O da her zamanki gibi, naif ve yürekten...

    YanıtlaSil
  2. çook teşekkürler gerçekten güzel bir mim olmuş, cevaplamaktan çok memnun olacağım. ayrıca şiire ve cevaplarına bayıldım. Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Ablacığım çok teşekkür ederim. Kardeşim diyebilmek ne hoş değil mi =)

    Hilal Abla teşekkürler. Cevaplarını bekliyorum =)

    YanıtlaSil

Hayatın kendisi bir yorumdur aslında. Özgün ol, kendi hikayeni yaşa.
Yorumlarınızla mutlu oluyorum. Hepinize teşekkürler.