30 Eylül 2011 Cuma

TEYZE OLMAK


Teyze olmak nedir ve neler kazandırır insana diye düşündüm. Aklıma gelen o kadar çok şey var ki!
* Doğalı bir iki dakika olmuş çirkin bir yumağı sevgiyle bağrına basmaktır teyze olmak.
* O üç günlükken kucağına aldığında sana sarılıp kollarını boynuna dolayınca "hayatında ilk bana sarıldı, yaşasın" diye sevinmek ve bu anı fotoğraflatmaktır =)
* Daha önce kimseler için yapmadıklarını yapmak, hiç kimselere sarf etmeyip özenle sakladığın kelimeleri farkına bile varmadan kullanmaya başlamaktır. Ağzını doldura doldura canım, hayatım demektir mesela...
* Sen hastalanıp da iş yerinden eve döndüğünde kanepeye uzanınca; henüz 1,5 yaşındaki ufaklığın üstünü örtmen için battaniyeyi sana uzattığını görünce hastalığı unutup "bu yaşta nasıl firaset etti" diye duygulanmaktır.
* O doğduktan sonra, şahsi günlüğünden hariç "X'li hayat" diye yeni bir günlük tutmaya başlamak ve ona hatırlamak istediğin her anını yazmaktır.
* Anne babası isim düşünürken senin önerdiğin isim seçilince "isim annesi oldum" diye sevinçten havalara uçmaktır.
* İnsanlar adını aldığına çeker derler. Minik paşaya Hazreti Hamza'ya benzesin diye "Hamza" ismini verdikten sonra, bedelini burnunu çatlatarak ödemektir =) (Bayramda arabada giderken paşam kucağımda oturuyordu. Birden bire kafasını arkaya attı ve burnuma çarptı sol yandan. Öyle bir ses çıktı ki anlatamam. arabadaki herkes duydu. Ben kırıldı sandım. Baktık şekil bozukluğu yok, bişey olmamıştır dediler annemler. Aradan 2 hafta kadar geçince nefes alamamaya başladım ve doktora gittim. Burun kemiğim çatlamış. Sadece bir ucu tutuyormuş. O da tutmasa adı kırık olurmuş. Burun etleri de içerden şişme yapmış. İki ay boyunca ellemek, gözlük takmak yasakmış. İnşaAllah kendi kendine yapışırmış. Doktor bir de gülerek "Bu iki aylık süre içerisinde yeğeninizden uzak durun" dedi =) İnsan adını aldığına çeker denir. Biz Hazreti Hamza'ya benzesin diye bu adı koymuştuk. MaşaAllah çocuk tam pehlivan oldu =) Bir vuruşta burnumu çatlattı :D Üç yaşındaki yeğenim kafa attı, burnum çatladı =) =) Hala gülüyorum aklıma geldikçe.Ve paşama maşaAllah demeyi unutmayın lütfen =) ).
* Bir iki gün görmeyince evdeki kıyafetlerini koklayarak uyumaktır.
*Yeni konuşmaya başlayan ufaklığa herkes bazı kelimeler öğretip "anne de, baba de, dede de, ... " derken "Urfa de oğlum" deyip onun Urfa diyebildiğini görünce kanatlanıp uçmaktır.
* Hastalanıp halsiz halsiz yatarken haline üzülmek, geçirdiğin günden bir şey anlamamaktır.
* Yapıp ettiklerini bir kez daha gözden geçirmek ve "Benim artık bir ufaklığım var. Ona örnek olmak için neleri yapmaktan vaz geçmeliyim?" diye düşünmektir.

Böylece uzayıp gider bu liste. Aslında belki de teyze olmak en sevdiğindeyken bile paşanı düşünmektir;

*Onu, Urfa'ya gittiğinde bile özleyip için için "Urfa'ya paşa geldi" türküsünü söylemektir =)

30 Eylül 2011 / KONYA / 19.59

26 Eylül 2011 Pazartesi

Urfa'da Gezilecek Yerler-3

Birinci ve ikinci yazıdan sonra gezimize devam ediyoruz.

7. Harran'da Harran evleri
8. Harran'da tarihi Harran harabeleri
9. Harran Kalesi ve Sin Mabedi
(7 / 8 ve 9. maddeler için açıklama: Urfa'ya gidip de Harran'ı görmeden dönmek düşünülemez. Bu üç madde, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret akınına uğramaktadır. Harran evleri yazın sıcaktan kışın da soğuktan koruyacak şekilde tasarlanmışlardır. Harran evlerini yakından gezmek ve hatta içinde kalmak isteyenler devletin tesisleştirdiği Ali Kızıl'ın Harran Evi'ne gidebilirler. Bir de Haliloğlu Harran Evi var. Bunlarda hem oturup çay-mırra içmek hem de istenirse kalmak mümkün. Harabelerde dünyanın ilk üniversitesinin ve rasathanesinin kalıntıları var. Sin Mabedi ne yazık ki biraz harabeye dönmüş olsa da, gezmeye değerdir. Hele tarih meraklıları buraya mutlaka gitmelilerdir. http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/2009-ayintap-urfa-gezim-91fotograflar.html Bu linkten resimlere ulaşabilirsiniz).
10. Bazda Mağaraları (Son derece büyük ve güzel mağaralardır. Harran'dan çıkıp Şuayıp Şehri ve Soğmatar Antik Kenti'ne doğru ilerlerken sağ kolunuzda kalır. Taş ocağı olarak dağların oyulması ile oluşmuştur. Mağara ve dağ meraklıları mutlaka görmeli. http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/urfam-resimleri.html Bu linkte resmi var. Şu linkten de daha ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz ve çok güzel resimlerine bakabilirsiniz http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=99375).
11. Hayat El Harrani Hazretleri Türbesi ( Harran merkezdeki güzel bir bahçe içerisinde bulunan caminin ve Harran Mezarlığı'nın yanındadır. Genelde yerli halk gitmektedir. Alim bir zattır. Bahçesinde palmiye gibi (Urfa'da çok bulunan ve tam adını bilmediğim) ağaçlar mevcuttur. Urfa sıcağında yolculuk yapmaktan bunalanlar Harran'a geldiklerinde iki dakika soluklanmak isterlerse bu küçük ama güzel bahçeye uğrayabilir ve bu alim zatı ziyaret edebilirler).
12. Soğmatar (Yeni adı Yağmurlu olan köyde bulunan antik kent. Kabartma heykeller, yazılar, tapınaklar ve Hazreti Yakup Kuyusu var. Yüzyıllar öncesine uzanan tarihi bir mekan. Ancak ne yazık ki ne bir koruması ne de düzgün bir yolu var. Bence kesinlikle görülmesi gereken bir mekan. Ayrıca gitmişken köylülerin hoş sohbeti ve leziz çayından da tatmalısınız. Zaten hemen davet ediyorlar. Canım Urfam'ın biricik insanları, seviyorum sizi).
13. Şuayıp Şehri (Harran'a 37 km mesafededir. Hazreti Şuayb Peygamber'in yaşadığı mağara vardır. Ve bir çok başka mağara ve kalıntı vardır. Ne yazık ki fazla bilinmemekte ve bence yazık edilmektedir. Yolu yoktur. Baştan söyleyeyim, tarihe meraklı olmayanlar niye geldik diyebilirler. Uzak çünkü. Bu linkte de Harran'dan itibaren anlattığım yerler ve yine o güzergah üzerinde görülmesi gereken başka yerler anlatılıyor, ki tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Han El Ba'rür Kervansarayı bunlardan bir tanesi http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/2008-urfa-hatiralarim-1_01.html).
14. Halfeti'de tekne turu ile Rum Kale,Birecik Barajı'nın yapılması ile sular altında kalan eski Halfeti, Savaşan Köyü ve civarına yapılacak gezi ("Bir an 'acaba Urfa'da değilim de Marmaris'te miyim?' diyeceksiniz" denir burası için. Suda yeşilin ve mavinin o enfes tonlarını göreceksiniz. Ve belki de Fırat'ı ilk kez bu kadar durgun göreceksiniz. Tekne turları yapılıyor. Çok değil bundan bir kaç yıl önce orada bir köyün bir yaşam alanının olduğunu bilmek ve tekne ile bir köyün üzerinden geçmek... Eşsiz bir tecrübe. Gezinin ortalarında Rumkale'ye yanaşılıp isteyenler inip gezebiliyor. Fakat ben Fırat'tan ürktüğüm için inip gezmedim =) Dolayısıyla Rumkale'nin içini anlatamayacağım size. Fırat kenarında duba restoranlar mevcut. Fırat'tan tutulan balığı yiyebilirsiniz. Savaşan Köyü'nün tam yanına da duba çay ocağı yapılmış. Ben gittiğimde yoktu. Geçen ay TRT 1'de gördüm. Orada da yarısı suya gömülü bir minarenin dibinde çay içmeniz mümkün. Burada bir resim var http://urfatutkunu.blogspot.com/2011/08/canim-urfamdan-resimler-fotograflar.html).
15. Viranşehir Tarihi Paşa Konağı (şimdi Viranşehir Kütüphanesi olarak hizmet veriyor) (Çok güzel bir taş konak. Duvarlardaki o motiflere o işlemelere bayılacaksınız. Viranşehir'e gidenler gezebilir. Çok büyük değil. Güler yüzlü bir personeli var ve gezmek isteyince müsade ediyorlar. Ama kütüphane olduğu için sessizce gezmelisiniz. Bence öyle güzel bir taş konak ki ben bunu görmek için özel olarak Viranşehir'e gitmiştim. Bu linkte çektiğim bir resmi var http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/2009-ayintap-urfa-gezim-92fotograflar.html).
Bir sonraki yazıda görüşmek umuduyla; hepinize sevgilerimle.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Urfa'da Gezilecek Yerler-2

Bir önceki yazıda kaldığımız yerden devam edelim Urfa'yı gezmeye:

4.Çifte Mağaralar (Balıklıgöl'ün hemen yanındaki Urfa Kalesi'ne çıkarken üç seçenek vardır:

a.Dağın içine kurulmuş merdivenlerden çıkmak, ki basamaklar çok yüksektir ve mağaranın içinden ilerlersiniz. Eski zamandan kalmadır.

b. Dağın dışında sol tarafta bulunan (sonradan yapılmış) merdivenlerden çıkmak.
c. Dağın dışında sağ tarafta bulunan (sonradan yapılmış) merdivenlerden çıkmak. Sağ taraftaki bu merdivenlerden çıkarken, belli bir yüksekliğe kadar çıktığınızda Çifte Mağaralar gelir karşınıza. Dağın içine doğru yan yana olan iki adet mağara. Şu anda çay bahçesi ve restaurant olarak kullanılmaktadır. Hem içerisinde hem de kaleye çıkan merdivenlerin üzerine konulmuş masalarında oturma imkanınız vardır. Aşağıda ise Balıklıgöl ve Anzılha Gölü manzarası. Eğer yemek yemek için oturmak istemezseniz bakıp çıkmanız da mümkündür).
5. Eyüp Nebi Mahallesi (Hazreti Eyüp'ün çile çektiği mağara ve yıkanıp şifa bulduğu sıcak su ve içip şifa bulduğu soğuk su var) (Urfa 'dan Harran-Akçakale istikametine giden yol üzerinde şehrin çıkışa yakın kısmındadır. Gerek yerli halk gerekse yerli turistlerin ilgi odağı halindedir. Önünde her an tur otobüsü ya da bireysel araçlar görürsünüz. Ziyaret edilesi tarihi bir mekandır. Bahçe içinde bir cami, Hazreti Eyüp'ün şifa bulduğu soğuk içme suyunun kuyusu, bu suyu içebileceğiniz çeşmeler, yerin altında Hazreti Eyüp'ün çile çektiği mağara ve cami bahçesinin biraz arka kısmında Hazreti Eyüp'ün yıkanarak şifa bulduğu sıcak su ile hediyelik eşya dükkanları (küçük çapta) bulunmaktadır. Arzu eden ziyaretçiler yanlarında havlularını getirerek buradaki sıcak suda duş alabilirler. Bayanlar ve erkekler için kurulmuş banyo tesisi vardır. Buraya gelmeden bir rehber bulunursa bütün bu mekanların tarihini ve kapsamını ayrıntılı dinleyebilirsiniz. Güzel rehberler var. Cami giderken yolun solunda kalıyor. Hemen karşısında yani yolun sol kolunda ise belediyenin yaptığı büyük ormanlık bir park var. İçerisinde masalar var. Piknik yapmaya ya da sadece oturup yeşille gözleri dinlendirmeye yönelik güzel bir park. http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/2009-ayintap-urfa-gezim-6.html Bu linkte de çektiğim fotoğraflar var. Sırasıyla neresi olduklarını yazayım. Bahsettiğim Cami / Caminin bahçesinde bulunan yerin altındaki Eyüp Nebi çile mağarasına iniş / Caminin bahçesindeki Eyüp Nebi şifalı içme suyu kuyusu / yerin altındaki çile mağarası (önde görünen iki çubuk, demir parmaklıktır) / közlenmiş isot / tırnaklı ekmek).
6. Eyüp Nebi Köyü (Hazreti Eyüp'ün, hanımı Hazreti Rahime'nin ve Elyesa Peygamber'in kabirleri var). (Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesine bağlıdır. Şanlıurfa-Viranşehir yolu üzerindedir ve Viranşehir'e giderken sol kolda kalmaktadır. Köy yolu olduğu için toprak-bozuk bir yoldur. Türkiye'nin pek çok ilinden hem Hazreti Eyüp'ün (ve diğerlerinin) kabrini ziyaret etmek hem de dua edip şifa bulmak düşüncesiyle pek çok yerli turist kendi imkanlarıyla gelmektedir. Kabir, eski Urfa Valisi Ziyaeddin Akbulut tarafından yaptırılan çevre düzenlemesi ve bahçenin içerisinde bulunmaktadır. Ayrıca bahçenin bir yerinde de Hazreti Eyüp'ün yaslandığı ve çatlayan sabır taşı bulunmaktadır. http://urfatutkunu.blogspot.com/2010/02/2009-ayintap-urfa-gezim-92fotograflar.html Bu linkte de resimleri var ve üstlerinde neresi oldukları da yazıyor =) ).
Bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle. Hepinize sevgilerimle;

14 Eylül 2011 Çarşamba

Urfa'da Gezilecek Yerler-1

Merhaba Arkadaşlar,

Bir önceki yazımda Urfa'da gezilecek yerleri anlatacağımdan bahsetmiştim. Türkiye Gezgini'ne e-postada yazdığım sıra ile sizlere de anlatmaya başlıyorum.

1. Urfa Merkez'de Halepli Bahçe'de yapılan kazılarda bulunan Amazon kadınları mozaiği (
Hem resimleri bulunan, hem de isimleri yazılı olan Amazon Kadını mozaiklerinden dünyada sadece dört yerde vardır Ancak sadece Urfa'daki mozaikler tümdür. Diğerleri parçalanmıştır.)(Burası merkezde olduğu için ve Balıklıgöl'e çok yakın olduğu için git-gel sorunu yok. Mozaikler şu an koruma altına alınma çalışması içerisinde. Üstleri güneşten ve dış etkenlerden zarar görmemesi için bezlerle brandalarla örtülü. Çalışmalar bittiğinde müze şeklinde olacak ve gezilebilecek. Etrafında da Amazon kadınlarının yaşadığı evlerin kalıntıları bulunmuştur. Hamamları, vs, hepsi görülmektedir. Şu an için gezime açık değilse de merkezde olduğu için oraya kadar gitmişken uğramakta fayda var. Mozaiklerin başında nöbet tutan görevlilerden ayrıntı sorulduğunda anlatıyorlar. Ve rica edilirse mozaiklerin videosunu bloutooth ile cep telefonuna gönderebilirler. Ben almıştım. Böylece tüm mozaikleri henüz ziyarete açılmadan görmüş oldum. Tarih meraklılarının mutlaka gitmesi gereken bir yer).

Bu iki mozaik resmini internnetten aldım. Daha fazlasını görmek isterseniz arama motoruna Halepli Bahçe Mozaikleri yazabilirsiniz.

2. Sakıbın Köşkü (Urfa Merkez)
( Urfa kültürünün vazgeçilmezlerinden olan taş konaklardandır. Belediye başkanının resmi misafirlerini ağırladığı bina. Avlusu, eyvanı, odaları, hamamı, her yeri sanat eseri gibi. İkinci katın doğusunda yer alan odanın duvarlarını Sakıp Efendi’ nin mavi boyalı ahşap üzerine 1263 tarihli (M 1845) Ta'lik hattıyla yazılmış şiiri dolaşıyor. Balıklıgöl'e yakın. Normalde gezime açık bir yer değil. Her daim bekçileri var. Rica ettiğiniz zaman sizi gezdiriyorlar. Bence kesinlikle görülmesi gereken konaklardan biri).

3. Anzılha Gölü
(Balıklıgöl'ün hemen yanında uzanan ikinci göldür. İnanışa göre Hazreti İbrahim ateşe atıldığında, Nemrut'un kızı Zeliha O'nun yanmadığını ve ateşler içerisinde bir gül bahçesi gibi dolaştığını görür. Bundan çok etkilenir ve "İbrahim'in Rabb'ine inanıyorum" diyerek o da Urfa Kalesi'nden kendini atar. Buraya düşer ve onun düştüğü yer de göle dönüşür. Esas adı Ayn-ı Zeliha'dır. Manası "Zeliha'nın gözleri (gözyaşları)" dir. Hazreti İbrahim'e aşık olduğu söylenir Zeliha'nın. Ve O ateşe atıldığında çok ağladığı rivayet edilir. Bunu simgelemesi için Anzılha Gölü'nün ortasına kocaman bir fiskiye konmuştur. "Zeliha'nın Gözyaşları" anlatılmaktadır bu fiskiye ile. Gölün kenarı çınar ağaçları ile doludur. Ve çok güzel çay bahçeleri mevcuttur. Burada oturarak bakır çaydanlıktan çay ya da Urfa'ya özgü mırra içerek gölü seyretmenin tadına doyum olmaz. Çay behçesine oturmak istemeyenler için gölün etrafında banklar da bulunmaktadır).Devamı bir sonraki yazıda kısmetse. Hepinize sevgilerimle;

8 Eylül 2011 Perşembe

TÜRKİYE GEZGİNİ VE URFA

Geçenlerde bir gezi-web sitesinden e-posta aldım. Daha önce bilmediğim bir site, Türkiye Gezgini. Urfa hakkında araştırma yaparken bloğumu bulmuşlar ve Urfa konusunda bilgilerimi paylaşıp paylaşamayacağımı sordular nazikçe. Seve seve kabul ettim. Hem Urfa, hem de güzel memleketim Konya için elimden geleni yapıp bildiklerimi paylaşıyorum. Konya için sunduğum yemek yiyecek mekan önerilerim eklendi bile =)

Site gerçekten güzel hazırlanmış. Bir şehir nesiyle meşhurdur, ne yenir, nerede yenir, ne alınır, nereleri gezilir gibi bilgiler yer alıyor. İsteyen herkes siteye e-posta yoluyla (bilgi@turkiyegezgini.com ) ya da iletişim formunu doldurarak katkıda bulunabiliyor. Kendi memleketiniz ya da hakkında bilgi sahibi olduğunuz şehirlerimiz için sizler de bilgilerinizi gönderebilirsiniz.

Urfa için öncelikle gezilecek yerler konusunda bildiklerimi anlatmaya çalıştım. Onların sorularla yönlendirmesi sonucu oldukça uzun bir yazı çıktı ortaya. Düşündüm ki bu yazıyı sizlerle de paylaşmalıyım. Peyderpey paylaşacağım nasip olduğu müddetçe.

Hepinize sevgi ve umut dolu, bana bunlara ilaveten Urfa dolu bir gün diliyorum =) Hepinize sevgilerimle.

6 Eylül 2011 Salı

DATLI TURINÇ REÇELİMSEN

(Merhaba Arkadaşlar,

İş yerinde bir hafta süren denetim, öncesinde ona hazırlık, sonrasında da bayram ve tatil derken bir süre burada olamadım. Geçen zaman içerisinde Canım Urfam'a olan hasretim bir hayli arttı. Kolay değil, neredeyse iki sene olacak son gidişimden bu yana. Hâl böyle olunca eski şiirleri şöyle bir karıştırdım ve okuyarak dinsin özlemim istedim. 2008'den kalma bu şiiri seçtim. Hepinize sevgilerimle).


Gız gözleri gözel yârim,

Tutam dilimi diyeeeem,

Beceremiyem,

Siye nağmeler dizmeden,

Uzun müddet galamiyem,

Ne edem?

Olmiy işte,

Dağ kimin sevdan çökmüş içime,

Biye sorarsan eyi de etmiş,

Ben ne vakıt gama dalsam,

Hani beyle nefes alamayıp,

Çatlayacak kimin olsam,

Açıp defterimi seni okiyem,

Adını duymak bile eyi geliy biye,

Seni tanıdıgıma ne kadar şükrediyem bilemezsin,

Yoksa ne ederdim bu fani êlemde, bilen söylesin.


Ben seni ele bi derinimden sevmişem ki,

Sen anlayıp bagrının ortasına bastiy beni,

Ne ittin, ne terk ettin,

Bir tek,

Bir tek mutlu ettin,

Eee bele yara can gurban,

Sevilmez mi heç canına can gatan?

Siye “Gülüm” dedıgıme pişman etmediy beni,

Oturdın başım üstüne, sakın kalkıp getme e mi?


Seniy o gözel gözlerini görünce,

Çıkardım attım dilimden tüm kilitleri,

Siye bir kez bakan nasıl susar sürme gözlüm?

İçim yanmıııııış, yanmıııış, yanmııış,

Sussaydım hepten dagılacaktı özüm,

Koydım bir kenara saklamayı, gizli sevmeyi,

Haykırdım cümle êleme, ayan ettim gizli halimi,

“Pişman oldun mu?” deyisen hemi?

Yok gurban,

Sen amanet ehlisen,

Sevdama sahıp çıkmışsan,

Muhatabı El-Emîn olunca,

Neden pişman olsın insan?

Duyiysan degil mi?

Bak gene söyliyem işte,

Seni çoookk seviyem bi denem,

Seviyem sevmesine amma,

Bu firak kül etmiştir karamı, gündüzümü,

Sensiz dadı yok eyvanın da, nideyim üzümü?

Çagırsan olmiy mi artık?

Çagırsan da koşsam siye,

Beslendigim balımsan sen,

Seni hediye et biye,

Tutuşmuşam, alavlarım gök kubbelere yükselir,

Anzılha’dan bir su getir, yohsa bu can tende erir.


Datlı turınç reçelimsen,

Ele çok seviyem seni,

Seniy limonın üzse de,

Vazgeçemiyem, bil hemi?


Gülüm biliysen ki siye ne kadar seslensem azdır,

Lakin yormayam başını ki biye bir ferman yazdır,

Geliş günüm belli olsın o fermanda, siye koşam,

Dolı dolı bir sarılıp, bırakmayam, senle coşam.


Kocasinan bele işte, yatar galkar seni sever,

Bir gülücük yolla hele, onun derdi daglar deler,

“Urfa” demişler adına, o siye hep “Urfam” deyi,

Kül etme fukara galbi, ona daima bak eyi.