22 Ağustos 2015 Cumartesi
Neredesin?
Bakmadığım köşe kalmadı. Ne yana dönsem, nereye koşsam aranıyorum. Bu kadar zor mu olmalı seni bulmak? Kıymeti büyük olsun diye mi acep bu saklanışların? Cevabını bilmediğim sorular dolanıyor zihnimde. Ne adın var ne kimliğin. Belki de dün sokakta yanımdan geçtin kim bilir?... Sahi sen beni tanıyor musun? Peki ya ne vakit tanışacağımızı biliyor musun? Cevapları biliyorsan bana da söyler misin? Sen de beni bir dağın ardında güneşin sabahı beklediği gibi bekliyor musun? Bu soruların cevabı bu dünyada bulunacak mı yoksa ahirette mi öğreneceğim? Seni dünya gözüyle bir kez görecek miyim?
22 Ağustos 2015/ KONYA / 03.03
Nerdeyim Ben!
YanıtlaSilŞimdi
Sana söyleyeceklerimi döksem kağıda
Sayfalar yeter mi tedirginim
Öyle bir şarkıda yakaladın ki beni
Bitmek bilmiyor dilimde
Göz kapaklarım nöbette
Geceye İnat
Bu şehri de romantik yapan sensin gözümde
Nasıl bir şarkısın böyle
Neden
Bitip de boğmuyorsun göz göze
Nedir içimdeki bu sarhoşluk
Nerdeyim ben
Eğer duyuyorsan haykırışlarımı
Beni uyandır
Uyandır ki
Duygularının esiri bu yüreğim
Bir daha hiç dalmasın derin uykuya
Nerdesin
Yüzümü tutan bu ellerde neyin nesi
Nerdeyiz
Şimdi fısılda o şarkıyı kulağıma
Kapama gözlerini
Çekme ellerini
Biraz daha kal
Biraz daha kal ki
Şehir aydınlansın
Aşkın en güzel yerinde
Rıhtımdayım işte
Sevdalıyım
Saklamamalıyım
Yüzüm umuda dönük
Umut maviye
Mavi denize
Duyuyor musun dalga seslerini
Geceye uyananların şehrinde
Sadece gel
Gündüzlerin aşkına gel
Güneşi uyandırmadan gel
Gel ki
Çökmesin bu rıhtıma
Karanlık bir daha
ben nerdeyim...
YanıtlaSilellerim tutmuyor
gözlerim de ise yarı bulanık
kulağımda çaresiz haykırmalar
ağlamalar dört bir tarafımda
ben nerdeyim...
nefes alamıyorum
üzerimde binlerce ağırlık
hava dışarıda karanlık
emin değilim ama yalnızım
ben nerdeyim...
bir çok hatalar hayatımda
kaç canlıdır insan denilen varlık
bir rüyadan ibarettir yaşam
göz açıp kaparsın, aynaya yansır yaşlılık
ben nerdeyim...
uzun ömürlü bir kelebek misali
zaman geçer biraz hayali
odunun ateşta yanması gibi
yanıyor bedenim tutuşuyorum
ben nerdeyim...
olmaz dediğim her şey bir tek kelimede
bir ses kulaklarımda çınlıyor
"O" sadece "ol" der ve herşey oluverir
saçlarım beyazlıyor, kendimden kaçıyorum
ben nerdeyim...
güneş karaltıldığı ve yıldızlar döküldüğünde
dağlar sallanıp denizler kaynatıldığında
herkese o ses gelip dirildiğinde
ve tek bir yöne doğru kaçış başladığında
ben nerdeyim...
el pençe duruyorum yüce huzurda
susuyor aklım ve kalbim
susmuyor konuşuyor bedenim
ellerim, ayaklarım, gözlerim ve dilim
ben nerdeyim...
Kerem ile Aslı Efsanesi
YanıtlaSil(Efsaneler)
İranın çok meşhur beldesi İsfahan’da adil, iyi yürekli bir padişah yaşardı. Çok zengin, rahat yaşayan ama bir türlü evlat saadetini tadamayan bir padişahtı. Ne tesadüftür ki emrinde çalışan bir Keşiş de aynı özlemi duymakda idi. Padişahın aklına bu keşiş gelince, padişahın derdine ortak olması için onu emretti. Ve uzun uzun sohbet ettiler. Keşiş padişaha “eğer bir saray yaptırır içini bahçesini süslerseniz bütün zamanınızı burada geçirir acınızı unutursunuz” deyince, padişah kısa bir sürede bu planı gerçekleştirdi. Bir gün Keşişin karısı ve hanım sultan saraydaki eğlenceyi ziyarete giderken karşılarına nur yüzlü bir ihtiyar çıkar, hanım sultana bir elma, Keşiş’in karısana bir ayva fidesi verir. Ve bunları ekmelerini ister.
Hanım sultan da, Keşiş’in karısı da fidanlara kendi elleri ile bakar, büyütürler. Ancak iki ağaç da büyüdüklerinde meyve vermezler. Hanım sultan birgün rüyasında yine o nur yüzlü ihtiyarı görür. Ve bu çocuk dileği için yalvarır. Yaşlı adam ona ağacın elma verdiğini, bu dileği için bu meyveyi yemesini söyler. Hanım sultan Keşiş’in karısına haber verir ve ağaçlarının yanlarına giderler. Hanım sultanın elma ağacı bir elma vermiştir. Ancak Keşiş’in karısının ağacında meyve yoktur. Hanım sultan elmasını ortadan ikiye böler ve yarısını Keşiş’in karısına verir. Buna karşılık çocukları olduğunda birinin kızı diğerinin oğlu ile evlenecek diye söz verdiler. Ve daha sonra ikisi de hamile kaldı. Padişahın oğlu, Keşiş’in bir kızı olur. Kızın adı “Kara Sultan” Oğlanın adı “Ahmet Mirza Bey” olur. Fakat ters giden bir şeyler olur. Keşiş bey birgün uyurken izmeye dalar ve “Bu kadar güzel bir kızı nden padişahın oğluna vereyimki?” diye söylenir. Ve bu fikrini karısına açıklar. Karısı ise “Ama Beyim biz hamile kalmadan önce çocuklarımızı birbirleri ile evlendireceğinimize yemin ettik” dedi. Keşiş bunun üzerine etrafa kızının öldüğü haberlerini yayar. Bu haber padişahın kulağına gidince padişah Keşiş’i huzuruna çağırır.
Padişah:
“Keşiş bu söylenenler doğru mu?”
Keşiş çaresiz ifadesi vererek;
YanıtlaSilhttp://www.bilgicik.com/yazi/kerem-ile-asli-efsanesi-efsaneler/
Hayırlı cumalar sevgili aslıhan
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=3CpIfSstWPo
YanıtlaSilsevgili Aslıhan yeni şiirlerini bekliyorum
YanıtlaSilsessiz kalman beni meraklandırıyor
öpüldünüz