Kıymetli Âwdil kardeşimle bir anda gelişen zehre konuşmasını sizinle paylaşayım istedim. Ben Urfa Tutkunu'nu seslendirdim, o Zehre'yi. Bakalım neler demişler birbirlerine:
Âwdil: oy zehre
oy kırılgan düşlerimin müfessiri.
oy karanlık sokakların müsebbibi
oy lamekan kalbimin esrarı
Urfa Tutkunu: sen kalbimin esrarıysan, neden benden yansımıyor hiç bir ışık? sırrını kaybetmiş bir ayna gibiyim
Âwdil: ey nergisleri süruruna ram eyleyen ayn, ey visalini gökyüzünden alan gül. düşer mi saçlarımın gölgesine sensizlik kadar aynaya yansıyan suretin?
Urfa Tutkunu: ya benim saçlarımdaki sensizlik geçer mi sen gelince? yeniden yeşerir mi kar taneleri? vuslatın neş'esiyle yeniden hayat bulur mu küskün dehlizleri gönlümün?
Âwdil: Şehrimi ayazıyla değil,baharı ile üşüten mevsim.Gönlümün dilrahından sana seslenişim yağmurlara geçen resmi kayıtıdır bu bilesin.Varlığımı aşka ilikleyen lahuti bir duadır adın.Ey aşk lafzının sırrını kendine musahhar eden mestur ağıt.Dilime dolanan bu bilinmez lahçe senin adındır.
Urfa Tutkunu: Adımı her söyleyişinde ruhumu papatyalar kaplar. Adını her söyleyişimde hüznümü yağmurlar saklar. Bin yıllık bir mahzene hapsolmuş kalbim, anahtarı kayıp... O mahzeni ancak senin fısıltın açar bilesin.
04 Temmuz 2013 / KONYA / 15.11
Yüreğine sağlık Urfa Tutkunu.Hiç lügat tarif edemez,galiba zehre'nin sendeki manasını.
YanıtlaSilHe vallah doğru söyledin Muhterem. Lâkin senin tarifin gayet güzel ve Zehre'ye yakın. Senin de yüreğine sağlık.
YanıtlaSilNe yorum yapılabilir ki harika ben cevizin kabuğuna yapışan biri sadece dışarıda kalmış kör sağır gibi okuyabilirim bu yazdıklarınızı ellerinize sağlık
YanıtlaSildaisy81
Kardeş teşekkür ederim güzel yorumun için ama kendine haksızlık etme. Senin yazdıklarını büyük bir beğeniyle okuyorum hep.
YanıtlaSil