Bir kaç yıldır pek çok kişi tarafından sorulan bir soru var; "Urfa'yı neden bu kadar çok seviyorsun?". Öyle çok soruldu/merak edildi/yorum yapıldı ki; bu konuya blog sayfamdan bir açıklama getireyim istedim. Sanırım S.S.S.'lerin cevapları ile başlamak uygun olacak:
a. Urfalı değilim. Konyalı'yım. {Ama Urfalı can dostum/kardeşimin verdiği ünvana göre fahri Urfalıyım elhamdülİllah :)}
b. Urfa'da ya da Urfalı bir sevdiğim/sözlüm/nişanlım yok. Çok kişi böyle olduğunu düşünüyormuş :)
Gelelim nedenimize. Herkes sormaya başlayınca durup bir düşündüm; bu soruyu ben de kendime sordum. Acaba neden bu denli seviyordum Urfam'ı? Düşündüm, düşündüm, düşündüm ve bulduğum cevap "Allah vergisi" oldu. Açıklanamayan, Allah vergisi bir sevgi bu... Daha da derine inip hayat defterimi kurcaladığımda kendimce bulduğum bir kaç neden oldu. Şöyle ki; henüz beş-altı yaşlarımdaydım. Öğretmen olmak istiyordum. Yakınlarım bilirler, öğretmenlik, ömrüm boyunca hayallerimi süsleyen bir tutku olmuştur. Hâlâ da öyledir. O yaşlarda bir çocukken, doğuya atanan öğretmenlerin "terör/mahrumiyet bölgesi/vs..." gibi nedenlerle tayin edildikleri yere gitmemelerine üzülür, "Orası da bizim memleketimiz, doğulu çocuklar da bizim çocuklarımız. Neden gitmiyorlar ki? O çocuklar neden boynu bükük kalsın? Ben öğretmen olacağım ve gönüllü olarak doğuya gideceğim." derdim. Kendimi, dışlanmış bir doğu çocuğu gibi hissederdim. Şimdi düşününce hayret ederim, henüz beş ya da altı yaşındaydım o zaman, ne kadar da idealistmişim! Fakat üniversiteye girmeme 3 yıl kala eğitim sistemimizde yapılan bir değişiklik öğretmenlik tercih etmeme mani oldu, nasipmiş mühendis oldum. Hala da beklerim o aksaklık giderilse de tekrar okuyup öğretmen olsam diye. Büyük hayalim bu çünkü... İşte o yıllardan bende bir doğu sevgisi ve ilgisi vardı. Ama o kadar doğu/güney doğu şehri içinden neden Urfa?
Urfa daha gitmeden bir tutku haline dönüştü bende. Öyle çok istedim, öyle çok yandım ki; tuz yeyip uyuyanın rüyasında su görmesi gibi rüyalarımda adım adım Urfam'ı dolanır oldum. "Düşlerde gördüm seni" deniyor ya, o neviden işte...
Sürme Gözlüm canım Urfam'la geç gelen ilk buluşmam 02 Eylül 2007 Pazar sabahı oldu. Sabaha karşı saat dört gibi Adana-Bahçe civarından geçerken yolda tekerimizin patlaması münasebetiyle uzun ve uykusuz bir gece geçirdik. Zaten yolda gelirken uyuduğumda saat bir gibiydi. Yani yaklaşık üç saatlik uykum vardı. Antep'te dayanamadım ve tekrar uyumaya koyuldum. Anneme tembih ettim Urfa'ya gelince girmeden beni uyandırın diye. Ben Sürme Gözlü Yârim'e gidiyorum, uykusuz kalmışım ne gam! Birecik hudutlarından adım attım Urfam'a. O an kendimi gurbetten vatan toprağına dönenler gibi hissettim. Buna bir anlam verebilmek sadece siz okuyanlar için değil, olayı yaşayan benim için bile çok zor. Sanki ilk defa görmüyordum, sanki o zaten hep benimdi, tanıyordum sanki. Utanmasam babama "arabayı durdur, inip toprağı öpeceğim" diyecektim. Bu duyguyu tarif edebilmek çok zor...
Sonra ilçelerini, köylerini, merkezini karış karış gezdim. Kültürünü yakından tanıyayım diye Urfalı ailelerle tanıştım. Akçakale Yolu Uğraklı Köyü'nden geçerken yol kenarındaki bir bakkalda durduk soda alalım ki serinleyelim diye. Bakkalda gördüğüm Berivan adlı kız çocuğu bana öyle güzel, öyle sevimli göründü ki kucaklayıp fotoğraf çekindim. Konya'ya dönünce fotoyu gören bir arkadaş "Nasıl kucakladın bu çocuğu? Üstü başı toz içinde, burnu da akmış, ıııyyy" dedi. Oysa o bana öyle cici görünüyordu ki. Çünkü Urfam'daydı, Urfalıydı, çocuktu...
Bitaneciğim Efendim Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Ceddi Hazreti İbrahim'in ayağının tozu, sofrasının bereketi, manevi havası vardı bu şehirde. İnsanlarına Halil İbrahim misafirperverliği bulaşmıştı. Bir bakkala durup su alıyorduk, "Siz misafirsiniz" diye para almıyorlardı. Bir köyü gezmeye gidiyorduk,"Sizi misafir olarak gönderen Allah'a şükürler olsun, ne olur bu gece bizde konaklayın" diyorlardı. Urfam'ın evleri dar da olsa gönülleri kocaman insanlarını sevdim. Hilal kaşlı misafirperver Urfa insanının bakışlarındaki pusu sevdim. Şuayip Şehri'nde yaşayan dokuz çocuklu ve evlerinde isot/yufka ekmek ve domatesten başka yemeği olmayan ailenin bizim için tek tavuklarını kesmek istemesini sevdim. Taşını, toprağını, havasını, suyunu, kavuran sıcağını sevdim. Bir evin duvarını sevdim "Urfa'da yaşıyorsun, ne kısmetlisin" diye... Ben Urfam'ı gitmeden, görmeden, gezmeden sevdim. "Neden, nasıl?" diye sormadım; sadece sevdim. Kim demiş ki tutku ayrı kalmaktadır, kavuşunca biter diye. Ben 2007'den beri her yıl gittiğim halde tutkum perçinlendi, kavuştum diye sönmedi. Tutkusuz aşkın ölmeye, aşksız tutkunun mahvetmeye mahkûm olduğunu bildim. Ben Urfam'ı tutkulu bir aşkla sevdim. Allah söndürmesin, Allah ayırmasın (Amin).
Balıklıgöl'ü anlatmaya zaten kelimeler yetersiz. İnsanı bir anda içine alan, çeken manevi bir havası var. Bir an için gözlerinizi kapayın, kulaklarınızı tıkayın ve etraftaki kalabalığı görmeyin/duymayın. Teşbihte hata olmasın adeta kutsal bir buluşma yaşayacaksınız. "İnsanı içine çeken bir havası var, sen farkına varmadan bir anda sarıveriyor seni" dediğimde ablam abartıyorum sanmış, sen çok sevdiğin için sana öyle gelmiştir demişti (o hiç görmedi Urfam'ı). Ben de ona "görünce anlarsın" demiştim. ardından bir gün bir tanıdığımız Emel Abla ve CNN tv'deki bir gezgin muhabir de (öğretmiş gibi) benle aynı kelimeleri kullanarak ifade edince, ablam çok şaşırmış "seninle aynı şeyleri söylediler" demişti.
Henüz gitmeden yüreğime düşen Gara Gözlü Yârim Urfam'ı görmezden evvel "Allah'ım beni Konya ile imtihan etme, O'ndan ayırma" diye dua ederdim. O'nu görüp de iyice kavrulduktan sonraysa hayırlısıyla orada yaşamak için dua etmeye başladım. Şimdi öyle zannediyorum ki yılda bir kez de olsa gidip görmesem, kendimi O'nda şarj etmesem sanki nefessiz kalacağım. Urfa'yı yarattığı, bize verdiği, birbirinden güzel İbrahimî insanlarla donattığı için Cenab-ı Hakk'a olan sevgim katlanıyor.
Canım Urfam, Bendeki Sen'i aynatmağa ne yürek yeteeer ne kalem. Feket Sen biliysen. Adını duyanda yüregim pır pır ediy. Sürme Gözlerini görende gönlüm koparılmış bahteniz kimin eriyip gidiy. Sinemdeki aşkın bugün düneginden daha böyük. Seni sevviyem, seviyem işte, sorma nedendir. Sevdada neden olur mu ki Gülüm, ben Sen'i Sen oldugın için seviyem. Taşını, torpagını, datlı şiveni, acı mırranı, her şeyini... Biliysen; adın zihnimde, resmin evimde, sevdan yüregimdedir. Siye geldimse nefesim güçlenmehtedir. Sen Siye eyi bah. Ki Sen eyi oldukça ben de gülim Gülüm... (İlk yayın Tarihi 06.08.2009)
daha önce benimde bir blogspot adresim vardı burası düzelibce burada kaldım ama sanırım burasıda yenilenmiş yada siz tecrübelisiniz güzel düzenlenmiş:))
YanıtlaSilTeşekkür ederim nurdan-hayaller,
YanıtlaSilBen de yeniyim, pek tecrübeliyim sayılmaz :) Biraz karıştırdım biraz da ablama sordum, sonuçta sayfamın bu hali ortaya çıktı. beğeniniz için teşekkürler.
canım ziyaretin için teş. ederim yazını okudum çok duygulandım evet urfa şehri çok gizemli bir yer peygamperler şehri insanı kendisine çekiyor ben urfa geliniyim bende çok seviyorum urfayı şimdi rahmetle andığım kayınbabam bana hep şu sözleri derdi kızım urfaya gelen ağlar giden ağlar çünkü ben evi urfaya getirdiğimizde çok ağlamıştım hep gitme gözüyle bakmıştım şimdi ne kadar haklı olduğunu anlıyorum allaha emanet ol sevgi ve selamlar.
YanıtlaSilcanım ziyaretin için teş. ederim yazını okudum çok duygulandım evet urfa şehri çok gizemli bir yer peygamperler şehri insanı kendisine çekiyor ben urfa geliniyim bende çok seviyorum urfayı şimdi rahmetle andığım kayınbabam bana hep şu sözleri derdi kızım urfaya gelen ağlar giden ağlar çünkü ben evi urfaya getirdiğimizde çok ağlamıştım hep gitme gözüyle bakmıştım şimdi ne kadar haklı olduğunu anlıyorum allaha emanet ol sevgi ve selamlar.
YanıtlaSilVe Aleykumus Selam Sevgili nanekokusu,
YanıtlaSilHakikaten haklı kayınpederin rahmetli. Öyle yaygın bir söz vardır zaten "Urfa'ya gelen ağlar, giden ağlar" denir. O Mübarek beldede olduğun için çok kısmetlisin. Sevgiler.
ezelden urfali olmasam da soradan gelisen bir urfa hayranligim var :) bunda sevdigim insanin urfali olmasinin katkisi elbetteki vardir. Ama gercekten dunyanin en eski kulturune sahip gizemli bir sehir urfa :) kismetse urfali gelin olucam :) urfa resimlerine de yer verirsen sevinirim. sevgilerimle
YanıtlaSilSevgili ella, Urfam'ı sevmenize sevindim. İnsanları da çok iyidir. Urfa resimleri muhtelif yazılarda var. Resimlerim kategorisine ya da 2008 ve 2009 yıllarındaki Urfa gezi hatıralarıma bakarsanız görebilirsiniz. Sevgiler.
YanıtlaSilmerhaba urfa tutkunu. bloguna sans eseri rastladim. urfali oldugum icin dikkatimi cekti. urfayi sevmeyen biri oldugum halde urfa hakkinda yazdiklariniz okuyunca gururlandim. ben universiteyi konyada okudum ve konyayi urfadan daha cok seviyorum. urfanin beni ceken, cezbeden bir yani yok. Urfali olmadigi halde urfayi bu kadar seven biriyle gercekten tanismak isterdim. Yazilarinizin devamini dilerim.
YanıtlaSilDeğerli Alpaslan Bey,
YanıtlaSilHoşgeldiniz bloğuma. Hani denir ya "Urfa'ya gelen ağlar gider ağlar" diye, o hesap Konyamız'a okumaya gelenlerin çoğu da sever, bağlanır ve kalır. Geri dönmek bile istemez. Bilemiyorum siz de o kalanlardan mısınız? Memleketimi sevmenize sevindim. Ve memleketinize de benim gözlerimden bakabilmenizi isterdim. Canım Urfam'la ilgili gezi notlarım da var okumak isterseniz. 2007-2008 ve 2009 yıllarına ait. Bu arada ben de sizin bloğunuza bakmak isterdim ama zannedersem bloğunuz yok. Sizi de her zaman beklerim Urfa kokan sayfama.
ahh urfam canım memleketim çok özledim oraları çook
YanıtlaSilÖzlenmez mi... Canım Urfam'ın hasreti bile güzel.
YanıtlaSilBende urfalı değilim ama işim sebebiyle 4 yıla yakın orada bulundum.Beni de urfayı çeken insanlarından ziyade şehirde hissediğim değişik bir huzur,ve tekrar gezmeye gitmeyi çok istiyorum.
YanıtlaSilSevgili Adsız, Urfa'da insanı bir anda sarıveren farklı bir huzur var gerçekten. Umarım tekrar gidersiniz. Sevgiler.
YanıtlaSilBir urfalı olarak bloğunuzu görünce mutlu olsum. Hele bu blogun sahibinin Konyalı bir kardeşimizin olması beni ayrıca mutlu etti ve gururlandırdı. Allah aizden razı olsun. Saolun varolun
YanıtlaSilAmin, cümlemizden sevgili Adsız. Urfalılar'ı bloğumda görmekten sebep de ben mutlu oluyorum. Hoş geldiniz.
YanıtlaSilbir şeyi sevmek içn illaki oralı olmak gerekmez..aslına bakarsanız niye seviyorsun diye bir soru da olmaz..vardır illaki bir kaç görünen neden,ama adamın kalbi açılıp da içine bakılamaz..:) Urfa ilginç bir yer..ben de hiç gitmedim lakin urfa'nın yerel basınında yazıyorum..:))illaki "orada" olmak gerekmez.."oralı" olması yeter adamın kalbinin..selam ile..
YanıtlaSilVe aleykum selam. Doğru söylüyorsunuz Zehra Hanım. Sevgilermle.
YanıtlaSilSelam urfa tutkunu, yazindan ben de etkilendim ve sana itiraf etmeliyim ki bende dogu illerinin hayraniyimdir. Aynen bende kucukken ogretmenlik hayalleri ile buyudum ve oralara seve seve gitmeyi hayal ettim oralarin insanlarini gormeden sevdim. Ama ne yazik ki bende ogretmen olamadim Bilgisayar teknisyeni oldum ama hala icimde kalmistir ogretmenlik. zaman zaman firsat buldukca cocuk ogretim kurumlarinda gonullu calisirim.Cok guzel bir duygu.
YanıtlaSilUrfa ya gittim doya doya gezemesemde gordugum icin mutluyum. Ben de Mardin meraki basladi ama henuz gidemedim internetten fotolardan idare ediyorum.Dogunun her bir sehri ayri guzel insanlarinin kalbi ayri guzel. Ben de bu yaz Gaziantep te idim ramazani orada gecirdim Eski mahallelrinde iftar icin gittim insanlarinin ne kadar misafirperver ve tabia oluslari takdire deger..
Konya yi da cok sevdim. cok isterdim egitim icin gitmeyi ama nasib olmadi.. Sana yazilarinda basarilar diliyorum.. isvicreden selamlar...
Sevgili İfo,
YanıtlaSilSizinle ne kadar benzer yönlerimiz varmış. Öğretmenlik bir sevdadır ve insanın içinden yüz yıl da geçse çıkmaz. Yazdıklarınızı okurken kendi yazdıklarımı okuyorum sandım. Doğu da doğu insanı da başkadır. Ama tabi Urfam bambaşka =) Gaziantep insanı da hakikaten çok misafirperver. Buna gittiğimde ben de şahit olmuştum. Mardin'e açık hava müzesi denir ya hani, hakikaten de öyle. Orayı da umarım görürsünüz. Farklı, güzel bir şehir. Kültürlerin harman olduğu yerlerden.
Aleyküm selam. Konyamız'a tekrar gelirseniz görüşmek isterim. Ve Konya'dan da İsviçre'ye selamlar olsun =)
sevgili urfa tutkunu bloğunuza tesadüfen rastladım ve çok şaşırdım. Bir Urfalı olarak urfayı kimsenin benim kadar sevemeyeceğini düşünürdüm ama meğerse yanılmışım tabi bir o kadar gurur duydum urfa sevginize. Şimdiye kadar Urfa benim memleketim diye bu kadar sevdiğimi sanıyordum ama meğerse Urfa'nın Urfalının dışında da pek çok seveni varmış, bu beni fazlasıyla duygulandırdı ve aynı zamanda gururlandırdı da. Ben atama bekleyen bir öğretmenim ve tek dileğim bir an önce atanıp kendi memleketimde görev yapmak ve geleceğe pırıl pırıl gençler yetiştirmek. İnanın sizinle tanışmayı isterdim. Kendinize iyi bakın sağlıcakla kalın.
YanıtlaSilSevgili Adsiz (Isminizi bilip oyle hitap etmek isterdim),
YanıtlaSilCanim Urfam benim icin tariflere sigmayacak omurluk bir tutku. Onu sevmek icin orali olmak sart degil, ki bana da acizane fahri Urfali deniyor onu da belirteyim =)
Ogretmen olmak/atama beklemek harika bir duygu olmali. Umarim tez zamanda hayirlisiyla atanir ve harika evlatlar yetistirirsiniz (bence ogretmenlik bir is degil bir gonulluluk oldugu icin, ogrenciler de sadece ogrenci degil evlattir ayni zamanda).
Ben de sizin gibi hem ogretmen olan hem de Urfali olan birisiyle tanismayi cok arzu ederim. Eger adresime bir e-posta gonderirseniz Canim Urfam'a geldigimde irtibata gecmek isterim. Ya da siz Konyamiz'a gelirseniz =)
urfatutkunu@gmail.com
Kara Bela filmindeki bas kahramanin ruyasinda annesini gormesi ve onun oradaki bir kizi kurtarmasini istemesi uzerine , gitmek icin cok sevgili arabasina (Kara Bela) atlayip dogudaki o sehre(filmde Mardin di galiba) dogru yola dusmesini hatirlatti.Ilginc.Bazi seylere icten ice bir cekim oluyor anlamsiz gozukse de baskasina.
YanıtlaSilHaklısınız. Ve o dışarıdan bakınca anlamsız görünenin anlamı belki de sadece o çekimi yaşayana açılıyor. Sevmek bambaşka bir şey, tanımlaması zor :)
SilDeğerli yorumunuz için teşekkür ederim. Her zaman beklerim bloğuma.