21 Haziran 2011 Salı

KİME NE?


Babamın çok sevdiğim sözleri vardır, hiç unutmamak istediğim. Çok beğensem ve haklı bulsam da, zaman zaman uyamadığım sözler. Örnek "Takma kafana tokadan başka bişey" =) Yaşadığım hastalık, kafama tokadan başka bir çok şey taktığım için başıma geldi. Bazıları bu lafımı yanlış anlasa da, ben hep "Bu hastalık iyi ki de başıma gelmiş" dedim. Zira artık birinin bana dur demesi gerekiyordu. Varı yoğu takarak hayatı kendime zehir ediyordum. Müslüman'ın derdiyle dertlenmek güzel. Bu başka. Ama olur olmaz her şeyi takmak hata. Dünyayı kuran ben değilim. O halde bazı şeylerin değişmesine de yetişemem. Aksaklıklar giderilsin diye elimden gelen çabayı sarfederim tamam. Ama ondan ötesine yetişemem. Ve dolayısıyla karışmamalıyım da. İnsanın kudret eli her yere yetişemez. Dünyayı Kuran Güç ve Kudret Eli Her Şeye Yetişen Bir Kuvvet varken, ben kim oluyorum ki!

Bir diğeri "Karışma, karıştırma!" sözü. Aç önüne bir defter. Sana verilen görevler ne ise sadece onları ya(p)z bu deftere. Merkez Efendi neden Merkez Efendi olmuş bilir misin? Hocası Sümbül Efendi bir gün müridlerine sormuş. "Cenab-ı Allah dünyanın yönetimini bir süreliğine sana verecek olsaydı, ne yapardın, nasıl yönetirdin?" Herkes kendince bir cevap vermiş. Kimisi demiş asar keserdim. Kimisi demiş tüm kafirleri öldürürdüm. Kimisi dünyadan şu şu kötülükleri / olumsuzlukları süpürürdüm demiş. Sıra Merkez Efendi'ye gelmiş. O cevaben "Ben hiç bir şey yapmaz, aynen devam ederdim" demiş. Niçin diye sormuş hocası. "Hâşâ Cenab-ı Allah'tan daha mı iyi bileceğim? O böyle yapıyorsa muhakkak bir bildiği vardır. Ben de aynen O'nun kurduğu düzende devam ederdim" demiş. Bunun üzerine Sümbül Efendi "İş merkezini buldu" demiş. Ve o günden sonra bu talebe "Merkez Efendi" olarak anılır olmuş. Sen işi neden merkezinden saptırmaya kalkıyorsun ki! Karışma, karıştırma. Kulluğunu yap yeter.

Rahatsızlandıktan sonra aklımı başıma devşirdim. Olan biten her şeyi takmamaya başladım. Bana bunu önceden söyleyenlere "yapamıyorum" derdim. "Huy işte, ne yapayım, olmuyor." Ama huy filan değilmiş. Huy zannettiğimiz pek çok şey belki de bilinç altınca yapılan bir aldatmaca.

İlk günlerde her şey çok güzeldi. Önceden taktığım bazı şeyler karşıma geldikçe gülüyor ve "Bu muydu ya Hu dert edindiğim?" diyordum. Fakat insanoğlu bu. Zaman ilerledikçe eskiyi unutup gaflete düşebiliyor. Dün yaptığını bugün bırakan, yarın tekrar onu yapmaya başlayabiliyor. Bazı konular hakkında hiç durmadan konuşan yaşlı ya da yaşsız teyzelerden son derece etkilenmeye başlamıştım son zamanlarda. Varlı vakitsiz sorular sormak insanı nasıl da bunaltıyor! Öylesine sıkıldım ki sorulardan, artık bu durum hayatımı etkilemeye başladı. Gitmem gereken yerlere gitmemeye başladım. Sırf saçma sapan sorulara maruz kalmamak için. Her şeyi de merak etmeyiverin diye haykırasım gelse de, ayıp olmasın ve kalpleri kırılmasın diye seslenemediğim teyzeler. Oysa onlar böylesine her şeyi didikleyerek kalp kırdıklarının nasıl da farkındalardı! İş içimde giderek büyümeye başlıyordu ki, yine babamın o sevdiğim sözlerinden birini hatırlamak iyi geldi bana. Fakat kendi kendime değil bu hatırlayışım. Nasıl kafaya takıp nasıl etkilendimse kendimi bir türlü motive edemedim hayata kaç gündür. Kıymeti başımın üstünde taşınan bir güzel kul duruma müdahale edip "titre ve kendine gel" dedi adeta =) Allah razı olsun ondan. Şimdi babamın incilerinden birini daha hatırlıyor ve tekrarlıyorum:

_Derler.
_Ne derler?
_Ne derlerse desinler. Kime ne!


3 yorum:

  1. Zihin rahatlatıcı bir yazı olmuş.Başkalarının hayatlarından pasajlar okuyup,neticelerini kendi hayatına entegre eden birisi olarak,yazının sonunda tebessüm ettiği itiraf etmeliyim.

    Her ne kadar toka takacak kadar uzun bir saçımız olmasada,yinede tokadan başka bir şey takmamaya gayret edelim.Neticede babanız haklı,yani... :)

    YanıtlaSil
  2. Zihnimin rahatlamaya ihtiyacı vardı hakikaten. Ve ben de yorumunuzu okurken tebessüm ettim =) Babam gerçekten haklı =)

    YanıtlaSil
  3. Canımn,
    Bu arada yazını okudum çok güzel, sanırım benzer duygularla kaleme alınmış değil mi?
    Muhabbetle gülüm...

    YanıtlaSil

Hayatın kendisi bir yorumdur aslında. Özgün ol, kendi hikayeni yaşa.
Yorumlarınızla mutlu oluyorum. Hepinize teşekkürler.