3 Mart 2020 Salı

Zehre'nin Yorumu


Bazen bir boşvermişlik gelir insanın üzerine. Her şeyden vazgeçiveresi gelir. Hani böyle ne varsa olduğu yerde bırakıp herkesten ve her şeyden _ardına bakmadan_ uzaklaşma isteği baş gösterir. Film izlerken pause'a basıp durdurduğumuz gibi, hayatın da bir dondurma butonu olsa da basıp biraz dinlensem diye düşünür insan o vakitler. Yaşamak çok güzel. Ama bir o kadar da yorucu... Ve bu yorgunluk anlarında yapılması yetişilmesi gereken tonla iş sizi beklerken, anlaşılmaz bir boşlama yaşamanızı kendiniz de hayretle izlersiniz. Bu hallerinizden güzel etkinlikleriniz ve sevdiğiniz şeyler de nasibini alır maalesef. İşte ben de böyle bir dönemdeyim. Yorgunum. Yazmak istiyor ve fakat yazmaya dahi yetişemeyecek kadar bitkin hissediyorum. Garip bir durum. Ama bazen öyle bir şey oluyor ki, insan kendi kendine "bırakma, kalk tut bi ucundan" diyor. Bu bir blog yazarı için gönülden gelen bir yorumken, bir başkası için bir alo sesidir mesela... 

İşte bir iki gün önce Zehre'nin Gece Nöbetleri adlı yazıma gelen bir yorum harekete geçmek için tetiklenmeme vesile oldu:


"Gel diyorum içimden, derinden, sessizce, Urfaca. Bir bulutum, ama gönlüne yağmur olup yağamam. Affet beni Zehre, ben bu mevsim sensiz ölüyorum." 

İfadenin güzelliğine ve içtenliğine bakar mısınız! Güzel okuyucular, sizler iyi ki varsınız. Eksik olmayın. Daima vâr olun, daima bloğuma yorumlar bırakın. Ki yorgun düştüğümde sizin varlığınızı hissederek kalkayım devam edeyim. Demem o ki:

"Yorgunum; çünkü yorgunluğumun, yaşamak gibi bir anlamı var. Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına düşmanlarım ulaşamazlar..."

Yeni bir yazıda görüşmek ümidiyle. Umut hep vâr olsun. 

03 Mart 2020 / KONYA / 14.24